26 Eylül 2010 Pazar

İT ÜZÜMÜ

İt-üzümü - ( Köpeküzümü / Yandiran / Solanum nigrum / Black nightshade / Morelle noire ) 

Patlıcangillerden, ormanlarda yetişen bir bitkidir. Çiçekleri beyaz, meyveleri parlak beyazdır. Meyvesi, yaprakları ve çiçekleri kullanılır. Bir uzman tavsiyesi olmadan, ev ilaçlarında kullanilmamasi gerekir.  Bir uzman tavsiyesi olmadan, ev ilaçlarında kullanilmamasi gerekir. Tibbi tedavide sik kullanılan ve fazla alindigi zaman öldürücü bir zehir olan atropin maddesi içerir.

Kullanıldığı yerler: Romatizmal ve mafsal ağrılarını keser. Aybaşı düzensizligini ve rahim hastalıklarını giderir.

İNCİR ÇİÇEĞİ

İncir çiçeği - ( Mayısçanı / Müge / Convallaria majalis / Muguet )

Zambakgillerden, ok biçimindeki yaprakları arasında, ince bir sap üzerinde küçük çan biçiminde beyaz çiçekler açan bir süs bitkisidir. Boyu 20 cm kadardir. Çiçekleri beyaz ve üzüm salkımi şeklindedir. Yemişleri küçük ve kırmızıdir. Kokusu çok güzeldir.

Kullanıldığı yerler: Hekimlikte kalp çarpintilari için kullanılır. Ev ilaçlarında kesinlikle kullanılmaz. 

İNCİR

İncir - ( Feigenbaum / Figuier / Fig tree / Yemis / Ficus caria / Figue )

Mart-nisan aylarında çiçek açan, 1,5-6 m yüksekliginde, süt tasiyan iki evcikli bir ağaçtır. Yabanî olarak bulunursa da, daha çok yetiştirilir. Yemiş olarak da bilinir. Erkek bitkiler Ficus carica varyete caprificus (baba incir), Dişi bitkiler Ficus carica varyete domestica (yenen incir) ismini alırlar. Çiçekler, çukurlasarak armut biçimini almis ve etlenmis olan çiçek tablasinin iç çeperinde toplu bir hâlde çiçek durumlarıni teşkil ederler. Baba incirin çiçek durumunda çiçek tablasinin ağıza yakın kisimda erkek çiçekler, daha aşağı kısımlarında ise mazi çiçegi denilen verimsiz Dişi çiçekler bulunmaktadır. Yenilmekte olan incirin tozlasmasi mazi böcekleri (Blastophaga grossorum) tarafindan yapilmaktadır. Böcekler yumurtalarini mazi çiçeklerinin yumurtaliklarina birakirlar. Genç böcekler çiçek tablasini terk ederken, çiçek tablasinin ağız kısmına yakın bulunan olgun erkek organ Başçıklarina süründüklerinden, üzerlerindeki çiçek tozlari ile gitmis olduklari Dişi bir bitkinin Dişi çiçegini dölleyebilirler. Olgunlaşma esnâsinda çiçek tablasinin çeperiyle, çiçegin taç yaprakları etlenip tatlilasarak incir denen yalanci meyve hâsil ederler. Asil meyveler esmer renkli olan sert  çekirdegimsi kisimlardir. Yurdumuzda incir en çok Izmir-Aydin yöresinde yetiştirilmektedir. En meshur ve en lezzetli incir de Izmir inciridir. Izmir incirinin Dışında şeker inciri, mor incir, Sultan Selim inciri, yediveren inciri, kavak inciri ve patlıcan inciri gibi çeşitleri de vardır. Sultan Selim ve kavak inciri Istanbul ve çevresinde yetiştirilen mor renkli ve tatli bir incirdir. Incirin Kurutulmuşu da çok degerli olup, iyi bir besin kaynagidir. Kuru incirlerin de ince kabuklu ve çok tatli olan “Sarı lop” ve kalın kabuklu hafif yeşilimsi “gök lop” gibi çeşitleri vardır. 
Türkiye’de yetiştiği yerler: Ege veAkdeniz bölgesi. 

Kullanıldığı yerler: Incir meyvelerinde şeker, organik asitler, sâbit yag ve vitaminler (A,B,C) vardır. Meyveleri gerek yas olarak gerek kuru olarak yenmektedir. Kuru meyveler balgam söktürücü olarak, yumuşatıcı olarak kullanılır. Halk arasında sütle kaynatilan incir ses kisikligina karşı kullanılır. Incir, kalbe ferahlik verir. Kuluncu ve sindirim organi sancılarını giderir. Ayrıca, yas dalları kirildiginda akan sütümsü beyaz sivi, nasir ve sigillere sürülürse tedavi eder.
Midenizin Dostu incir: Taze incir yaprağı bulabilirseniz bu yapraklardan 250 gr. kadar toplayın, 1 litre suda kaynatıp bir gece bekletin. Sabah akşam bir çay bardağı içerseniz mide ağrılarınıza iyi gelecektir. Ancak incirin meyvesini dut ile birlikte yemek mide için iyi değildir. Incir sütü allerjendir ve dalağa zarar verir.
Ceviz ve İncir: Inciri cevizle birlikte yerseniz hem vücudunuzu zehirlerden korur, hem de bronşite iyi gelerek öksürüğü keser. Nezle için de faydalıdır.
Süt ve İncir: İnciri sütle ya da sirkeyle eğer oda olmazsa yalnızca zeytinyağına batırıp yiyerek basur şikayetinizi ortadan kaldırabilirsiniz.
Sesini Çok Kullananlar: Sesiniz kısıldığında hemen bir inciri bir su bardağı kadar sütün içine koyup bir cezvede kaynatın. Ilık ılık bu şurubu için, çok yararını göreceksiniz.
Nasır ve siğiller için incir sütü: Yaş dalları kırıldığında akan sütümsü beyaz sıvı, nasır ve siğillere sürülür.
Şişmanlamak istiyorsanız: Yaşı kurusundan daha fazla tercihe şayan olan incir vücuda kuvvet verir. Anasonla beraber yenen incir hem kan yapar, hem de şişmanlatır.
 Bağırsak iltihabı olanlar inciri çok yemelidirler.
 İncir, kalbe ferahlık verir, kuluncu ve sindirim organı sancılarını giderir. 

İĞDE

İğde - ( Ölweide / Olivier / Sauvage / Oleaster / Elaeagnus ) 

Kışın yapraklarını döken veya dâimâ yeşil kalan, çalı veya ağaç hâlinde olan, çok dallanmış, dikenli veya dikensiz odunsu bitkilerin meyvesine denir. Ağacının, sürgünleri çogunlukla dikenlidir. Tomurcuklari küçük, kısa saplıdır. Yapraklar dar, şerit hâlinde ve tam kenarlidir. Yapraklar ve sürgünler gümüsî renkli tüylerle örtülmüstür. Haziranda açan çiçekler kısa salkımlar halinde sürgünlerin aşağı kısmında kümeler hâlinde yer alır. Çiçeklerin dis tarafi gümüşi beyaz, iç tarafi Sarı renkte olup, çok hoş kokuludur. Igdenin Vatanı Akdeniz bölgesidir. Kus igdesi adı verilen Eleognus angustifolia, Anadolu’nun hemen hemen her tarafinda yetişir. Bag ve bahçe kenarlarında çit bitkisi olarak da kullanılır. 7-8 m boylanabilir ve baygin kokuludur. Bu türün meyvesi makbul olmayip, kültüre alinmis olan çeşidine, E. angustifolia varyete orientalis denir. 
Mistik kokusuyla bizi kendine çeken iğde ağacının meyvesi aynı zamanda şifa veren bir gıdadır. Tadı insanın ağzını burar derler ya işte öyledir. Acı ve mayhoşçadır. Mistik kokusu ta uzaklardan bulur sizi ve kendine çeker. Çiçekleri çok güzel olmakla beraber kısa zamanda meyve verecekleri için kaybolup giderler.

Kullanıldığı yerler: Anadolu’da bağ ve bahçelerde tatli meyvelerinden dolayı meyve ağacı olarak  yetiştirilmektedir. Meyveleri zeytin meyvesi büyüklügünde ve sarımsı-kahve renginde olup yenilebilir. Bağırsak bozukluklarını ve ağız pasını gidermek için kullanılır.
İshal: ishalde iğde yenilmesi tıpkı limon ve şeftalide olduğu gibi epeyce yararlıdır. Ayrıca iğde çiçeklerini koklamak zihne kuvvet ve açıklık verir.
İdrar Gevşekliği ve Zorluğu: Iğde meyvelerini belli bir süre düzenli olarak yerseniz idrar tutamama ve idrara çıkma zorluğunu yenmenize yardımcı olacaktır.
Egzama: Bu hastalıkta iğde çiçekleri toplanıp kaynatılır ve her zaman olduğu gibi balla tatlandırılarak içilir. Bu şurubun öksürüğe ve bağırsak bozukluklarına iyi geldiği de bilinmektedir.

ITIR

Itır - ( Çobanignesi / Turnagagasi / Pelargonium odoratissimum / Geranium )

Sardunyagillerden, yaprakları güzel kokulu, çiçekleri türlü renklerde bir süs bitkisidir. Kumlu topraklarda yetişir. Yeşil kısımları tüylü ve oyalıdır. Çoğunun çiçekleri pembe veya beyaz renktedir. Losyon yapımında kullanılır. 

Kullanıldığı yerler: Cildi güzelleştirir. Ishali keser. Boğaz ağrılarını giderir. Mide ve barsak gazlarını söktürür. 

ISPANAK

Ispanak - (Spinat / Spinach / Spinacia oleracea) 

Kış sebzesi olarak yetiştirilen, iki evcikli, kazık köklü, otsu bir bitkidir. Mutedil, serin rutubetli  havalardan hoşlanır. -5 dereceden sonra zarar görmeye baslar. Kurak ve sıcaklık ise yapraklarını sertlestirip tohuma kalkmasini tesvik eder. Bu sebeble ziraati sonbahar ile ilkbahar arasında yapılır. Bir sap üzerinde salkım durumunda sarımsı renkte çiçekler açar. Çiçeklerin taç yaprakları yoktur. Erkek ve Dişi çiçekler ayri ayri bitkilerde bulunur. Sâyet ıspanak zamaninda toplanmazsa tohuma kaçar ve kartlasir. Memleketimizde  sonbaharda ekimi yapılır. Iki-üç ay içerisinde ürün alinir. Kumlu-killi ve gübreli topraklarda iyi ürün alinabilir. Dikenli ve dikensiz tohumlu iki çesidi vardır.

Dikenli ıspanak: Tohumları köşeli ve dikenli, yaprakları yirtmaçli, uçları ise mizrak gibidir. Kısa dayanıklı (-8, -10 dereceye dayanir), lezzetlidir.

Dikensiz ıspanak: Tohumları dikensiz, yuvarlakça, yaprakları geniş ve yirtmaçsiz ince naziktir. En fazla ekilen bu çeşittir.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Sebze olarak heryerde yetiştirilir. AnaVatanı Kafkasya ve Afganistan’dir.

Kullanıldığı yerler: içinde A,B,C,D vitaminleri vardır. Proteince de zengindir. Daha çok sebze olarak, pişirilerek veya salata hâlinde yenilir. C vitamini ve demirce zengin bir kış sebzesidir. Vücudun dayanıklıligini artırır. Ağız, boğaz ve göğüs hastalıklarında faydalıdır. Hamilelerde özellikle tavsiye edilir. Kansızlığı giderir ve ruhi çöküntüyü azaltır.

Kimileriniz belki komik bulacaktır, ancak bir beslenme uzmanının yaptığı söylenen yazı hatası yıllardır seyrettiğimiz Temel Reis Efsanesinin doğmasına sebep oldu. Nasıl mı? ıspanakta bulunan demir miktarı bu beslenme uzmanı tarafından 3.4 mg. şeklinde ifadelendirilecekken yanlışlıkla 34 mg. demir şeklinde gösterilince anneler çocuklarına bu sebzeyi yedirmek için adeta yarışır oldular. Sakın bu yazdıklarımızdan yola çıkarak ıspanak gibi kış mevsiminin bu nadir sebzesini kötülediğimiz sanılmasın. 

Anavatanı Kafkasya ve Afganistan olan ıspanak, ülkemizin hemen her yöresinde yetiştirilir.Içinde A,B,C,D vitaminleri vardır. Proteince de zengindir. Daha çok sebze olarak, pişirilerek veya salata hâlinde yenilir. C vitamini ve demirce zengin bir kış sebzesidir. Vücudun dayanıklılığını artırır. Ağız, boğaz ve göğüs hastalıklarında faydalıdır. Hamilelerde özellikle tavsiye edilir. Kansızlığı giderir ve ruhi çöküntüyü azaltır. Dikenli ve dikensiz tohumlu iki çeşidi vardır.

Hangi ıspanakMutlaka koyu yeşil, parlak ve olabildiğince kısa yapraklılar tercih edilmelidir.

Ne Şekilde TüketelimMümkünse çiğ olarak tüketilmeli, aksi takdirde bir çok özelliği kaybolmaktadır. Kışın aşırı yorgunluk sonucu bedenen ve ruhen yıprananlar haftanın iki üç günü sabahları biraz ıspanak ve tereyi beraberce doğrayıp suyunu çıkartarak kahvaltı esnasında içmelidirler.

Ayrıca boyları çabuk uzayan gençlere bolca ıspanak vererek vücutlarının dayanıklılıkları artırılırsa iyi olur. Kan yapıcıdır, protein zenginliğine sahiptir.

Dikkat: Ispanağın ihtiva ettiği fazla okzalat sebebiyle karaciğer rahatsızlığı olanlar, cilt hastalıklarından, damar sertliğinden, romatizmadan, kum ve taştan ayrıca gastiritten yakınanlar ıspanağı fazla yememelidirler.

20 Eylül 2010 Pazartesi

ISIRGAN OTU

Isırgan otu - (Brennessel / Ortie / Nettle / Urtica membranacca / Urtica urenus / Urtica diocia)  

Mayıs-ağustos ayları arasında çiçek açan, 20-100 cm boyunda, virânelik, yol kenarları ve duvar diplerinde bulunan bir senelik tek evcikli otsu bir bitkidir. Gövdeleri dik, 4 kösemsi, basit veya tabandan îtibâren dallanmıştir. Üzerinde yakıcı tüyleri bulunur. Yapraklar saplı, oval şekilli ve disli kenarli, üst tarafi koyu yeşil renkli ve parlak olup, yakıcı tüylerle kaplidir. Erkek ve Dişi çiçekler bir arada olmak üzere yaprakların koltuğunda uzunca saplı küçük durumlar teşkil ederler. Çiçek örtüsü 4 parçalıdır. Meyveleri esmer renkte ve findıksıdır. Tohum, yag ihtiva eden bir besi dokuya sahiptir.
Türkiye’de yetiştiği yerler: Hemen hemen bütün Anadolu.

Kullanıldığı yerler: Tâze ve güneşte Kurutulmuş dalları kullanılır.Yapraklarında formik asit ve nitratlar bulunmaktadır. Bu bitkinin yakıcı tüylerinde formik asit bulundugu birçok yerlerde kayitli ise de tüylerin  taşıdığı usarede asetilkolin ve histamin vardır. Eskiden romatizma ve siyatikte kullanılırdı. Yapraklarından hazirlanan infüzyon saç dökülmesine karşı tatbik edilir. Köklerinden Sarı renkli boya elde edilmektedir. Ayrıca, aybaşı kanamalarini düzenler, balgam söktürür. Burun kanamasini keser. Haricen tatbik edilirse, çıbanlarda faydali olduğu bilinmektedir.

Isırgan otu, kökünden başlamak üzer, kökü, yaprakları, tohumları bile şifalı olan bir bitkidir. Eski çağlarda da büyük bir saygınlığa sahipti. Albrecht Dürer (1471 - 1528) bir tablosunda, elinde ısırgan otu olan bir meleğin Tanrı katına uçuşunu canlandırmıştı. Isviçreli botanik bilimci Künzle, bir yazısında, yakıcı özelliği sayesinde (Tüylerde bulunan histamin ve asetilkolin) korunmamış olsaydı, bitkinin kökünün çoktan kurumuş olacağını belirtmişti. Eğer kendini koruyamamış olsaydı, haşarat ve hayvanlar onu çoktan yok etmişlerdi. 

Büyük ısırgan otu (Urtica diocia L.) : Çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 metreyi geçer, yapraklar koyu yeşil renkli, saplı , dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. 

Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.) : Bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir . Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür .Her iki türünde yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. Taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar. Dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir . Ülkemizde her iki tür de yetişir.

Isırgan otu, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında, dalak hastalıklarında , solunum sistemi balgamlanmasında , mide kramplarında ve ülserlerinde bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında öncelikle önerilir. Değerli etken maddeleri (Potasyum tuzları, organik asitler-formik asit , histamin , asetilkolin ve Vitamin C) alabilmek için, çay hazırlanırken, yapraklar yalnızca haşlanır (kaynatılmaz). Isırgan otu, koruyucu olarak da günde bir bardak içilebilir. Mikroplu hastalıklarda ve mikrop salgılanan hallerde de bitki çok iyi bir yardımcıdır. Belirli bir yastan sonra bedendeki demir miktarı azalmaya baslar. Bu nedenle, yorgunluk ve bitkinlik halleri görülür, kişi yaşlandığını düşünmeye baslar ve verimliliği giderek azalır . Iste bu durumlarda, demir içerikli taze ısırgan otu ile çok olumlu sonuçlar alınabilir. Bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalışma gücü geri gelir, dış görünüm olarak da belirgin bir güzelleşme başlar.

Kullanıldığı Yerler: Ödemlerde, ısırgan otu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar. Kan yaptırıcı özelliği sayesinde, kansızlık solgunluklarında, alyuvarlar eksikliğinde, anemi ve daha başka ağır kan hastalıklarında yardımcı olur . Herhangi bir alerji rahatsızlığı çekenler (bahar nezlesi dahil) uzun bir süre ısırgan otu çayı içmelidirler. Bitki, soğuk algınlığına yatkınlığı önler, romatizma ve gut hastalıklarında yardımcı olur.
Isırgan otu , böbrek ve mesane tası oluşumuna karsı da kullanılabilir . Böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. Egzamalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle tedavi etmek gerekir.

Silik ama en güzel yeşillerden: Adına bakıp sakın onu horlamaya kalkmayın. Soyunun diğer yaban otlarıyla karşılaştırıldığında gösterişli değildir. Her yerde bulunur ve nadıratdan değildir. Bütün bunlardan sonra ısırgan otunun faydalarını görelim.

Isırgan otu Neden Isırır?Isırganın ince havla örtülü yapraklarına dokunduğunuzda yakma duygusu vermesinin sebebi, tüylerin kırılıp karınca asiti salgılamasındandır.

Sık, Sık Burnunuz mu Kanıyor?Isırganın yapraklarını kaynatıp soğuttuktan sonra günde bir bardak içerseniz burun kanamalarınıza iyi geldiğini göreceksiniz.

TohumlarıIsırganın tohumları çok faydalıdır. Bunları balla karıştırıp biraz su katarak kaynatıp sabah akşam bir fincan içerseniz balgam söktürücü etkisinden faydalanabilirsiniz.

Kulak AğrılarındaKulak ağrısı çekiyorsanız ısırgan yapraklarını lapa yapıp kulak arkalarına yerleştirin, faydasını göreceksiniz. Ayrıca kesik bir yeriniz varsa aynı lapayı kesik yerin üzerine de koyabilirsiniz. Bal veya sirke şerbetiyle içilirse böbrek ve dalağa da iyi gelir.

Sizde Kansızlık Var mı?Isırganın en önemli özelliği de kökü ve yaprakları ile beraber kaynatılarak içildiğinde hem kan yapması hem de kanı temizlemesidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırgan otu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir. Idrar yolları hastalıkları ve iltihapları, idrar tutuklukları da bitki çayı ile tedavi edilebilir . Aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir .

Bırakın Isırgan Sizi de IsırsınRomatizmal yakınmaları olanlar yılda bir kez ısırganla rahatsızlık çekilen bölgelere vururlarsa rahatlık hissedeceklerdir.

Zindelik için : İlkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmayı alışkanlık haline getirin. Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak ve gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlayarak için . Ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir. Ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler.

Ağrılı siyatikteAğrılı siyatikte Altı ay boyunca 200 'er gramlık 6 tam ısırgan otu banyosu, ağrılarından kurtulmanıza yardımcı olabilir .

Saçlarının seyrekliğinden Şikayeti olanlarTaze ısırgan otu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla başınızı yıkayın. Ayrıca ısırgan otu tentürüyle masaj da yapabilirsiniz. Kafa derisi kepeksiz , saçlar sık, yumuşacık ve parlak olacak!

Son OlarakEgzama, kansızlık ve üşütmelerde; bir çay bardağı kaynamış suya iki çay kaşığı ısırgan otu (toz haline gelmiş şeklini) ekleyerek kullanabilirsiniz.

Ancak allerjik deri rahatsızlıkları, kalp hastalığı, böbrek rahatsızlığı ve sindirim sistemi bozukluğu olanlar kullanmamalıdırlar.

Isırgan otu çayıYarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırgan, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır(kaynatılmaz), 5 dakika demlendikten sonra süzülür.

Isırgan otu tentürüIlkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldiğince ince kıyılır ve bir şişenin boğazına kadar doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, her gün çalkalanarak güneşte 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli şişelerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir .

El ve ayak banyosu Iki avuç dolusu yıkanmış kök, sap ve yaprak, 5 litre soğuk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır . Banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. Bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir .

Saç yıkama4-5 avuç taze veya kurutulmuş yaprak, 5 litre suya koyulur, ağır ateşte kaynama derecesine kadar ısıtılır , 5 dakika demlendikten sonra süzülür . Kök kullanıldığında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmış kök, 10-12 saat soğuk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. Bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun kullanmak gerekir.

IHLAMUR

Ihlamur - ( Linde / Tilleul / Linden tree / Linder tree / Tilia / Tilia silvestris / Linden )

Haziran-ağustos ayları arasında beyazımsı-Sarı renkli, hoş kokulu çiçekler açan, yüksek boylu ağaçtır. Genellikle ormanlarda tabiî olarak bulunursa da, süs ağacı olarak park ve bahçelerde de yetiştirilmektedir. Yaprakları saplı, ucu sivri, kenarları dişli, taban kısımları kalp biçiminde, üst yüzü yeşil, alt yüzü beyazımsı yeşil ve tüylüdür. Çiçekler, en az üçü bir arada olmak üzere sarkik durumlar teşkil eder. Çiçek örtüsü kayık şeklinde, sarımsı-yeşil renktedir. Meyveleri küre Şekilli ve tek tohumludur. Ihlamur ağacı filizden iyi büyür. Azami bir sene yaşar. 

Ihlamurun, kış ıhlamuru (T. cordata), yaz ıhlamuru (T. platyphyllos), kırmızı ıhlamur (T. rubra) ve gümüsî ıhlamur (T. tomentosa) gibi türleri bulunmaktadır.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara ve Karadeniz bölgesi. 

Kullanıldığı yerler: Güzel kokulu çiçeklerinden dolayı ve bir gölge ağacı olarak yetiştirilir. ıhlamur çiçegi yatıştırıcı, idrar verici, göğüs yumuşatıcı ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır.ıhlamur çiçegi banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Balla karıştırılıp içilirse mide ülserine faydalıdır. Kan dolasimini düzenler.

Ormanlarda tabiî olarak bulunan, park ve bahçelerde de süs ağacı olarak yetiştirilen ıhlamur, haziran-ağustos ayları arasında beyazımsı-Sarı renkli, hoş kokulu çiçekler açan, yüksek boylu bir ağaçtır. Yaprakları saplı, ucu sivri, kenarları dişli, taban kısımları kalp biçiminde, üst yüzü yeşil, alt yüzü beyazımsı yeşil ve tüylüdür. Çiçekleri, en az üçü bir arada olmak üzere sarkıktır. Çiçek örtüsü kayık şeklinde, sarımsı-yeşil renktedir. Meyveleri küre şeklinde ve tek tohumludur. ıhlamurun, kış ıhlamuru (T. cordata), yaz ıhlamuru (T. platyphyllos), kırmızı ıhlamur (T. rubra) ve gümüşî ıhlamur (T. tomentosa) gibi türleri bulunmaktadır.

Bu hoş kokulu tanıdık bitki aynı zamanda iyi bir ev ilacıdır. Ihlamurun içinde uçucu yağ, tanen, şeker, C ve P vitamini reçine ve enzimler bulunur.

Öksürük ve Balgam için: Ihlamuru kaynatıp içtiğinizde hem göğsünüzü yumuşatır hem de rahatlatıp terletir.

Mide Şikayeti Olanlara : ıhlamuru tek başına kaynatıp içerseniz hazmı kolaylaştırır. Bunun yanı sıra ıhlamurun içine biraz kekik, nane ve rezene ile kaynatıp içerseniz hem mide yanmalarına, hem de kusma türü rahatsızlıklara iyi gelir.

Cildinizde Leke mi Var? : Hemen ıhlamuru suda kaynatıp sıvı sümüksü bir hal alıncaya kadar bekletin. Sonra bu sıvıyı lekelere sürün faydasını göreceksiniz. Yine aynı şekilde elde edeceğiniz ıhlamurla kırışıklıklara masaj yaparsanız iyi sonuç alacaksınız.

Strese : Stres için ıhlamur çayı iyi gelir. Içine çok az karanfil atarsanız hem tadına güzel bir tat katmış olursunuz, hem de sizi sakinleştiren etkisini arttırırsınız.

Grip ve Nezle Olunca: Grip ve nezle olunca ıhlamuru hiç eksik etmeyin. Bilinmelidir ki bu tür hastalıklarda ıhlamur sadece terlemeyi sağladığı için değil, aynı zamanda vücudun direncini de artırarak tedaviye yardımcı olur.

Göz Çapaklanmalarında: ıhlamuru kaynatın ve süzün. Pamuk yardımı ile gözlerinize kompres yapın. Hem çapaklanmaları önleyecektir, hem de gözünüzü dinlendirecektir. Gözlerinize kompres yaparken gözünüzü kapatmayı unutmayın.

Saçlarınıza da ıhlamur: ıhlamuru kaynatıp elde ettiğiniz su ile ara sıra saçlarınızı yıkayarak saçlarınızın beslenip kuvvetlenmesini sağlayabilirsiniz. Bu işlemden sonra saçınızı durulamayı ihmal etmeyin.

Diğer Özellikleri: Kan dolasimini düzenler. Kabızlıkta da ıhlamurdan yararlanabilirsiniz. Kramplar için de ıhlamurun iyi bir ilaç olduğunu unutmamalısınız. Sabah aç karnına içilmeye devam edilen ıhlamur zayıflamak isteyenlere bu hususta yardımcı olacaktır.

Yan etkisi var mı? : Uzun süre ve fazla miktarda kullandığınızda kalbinize zarar verebileceğini unutmamalısınız.

Migren için: Eğer ıhlamuru portakal yaprakları ile birlikte kaynatıp içerseniz bu içeceğin migren ağrılarınıza iyi geleceğini bilin.

Kabızlık, gaz sorunu, uykusuzluk gibi sorunlara iyi gelen ıhlamur, mükemmel bir yatıştırıcıdır. Gelelim bunca güzel özelliğiyle ıhlamurun bebeklerimize ve çocuklarımıza nasıl faydalı olabileceğine…
Ihlamur, tedavi edici özellikleriyle en faydalı bitkilerden biridir. Hazımsızlık, kabızlık, uykusuzluk gibi rahatsızlıklara karşı tedavi edici olmasıyla beraber, ıhlamurun bir de yatıştırıcı özelliği vardır. Gelelim bunca güzel özelliğiyle ıhlamurun bebeklerimize ve çocuklarımıza nasıl faydalı olabileceğine…
Bebekler ve çocuklar büyürken zaman zaman gaz sorunu yaşayabilir. Ihlamur, sindirim sistemini çok iyi çalıştırır, dolayısıyla gaz çıkarmayı da kolaylaştırır. Bu durumda püf noktası, ıhlamurdan nasıl faydalanılacağını bilmekte… Bebekler için ıhlamur hazırlarken yapraklar kullanılmamalı, ıhlamurun yalnızca çiçekleri kullanılmalıdır. Alacağınız bir tutam ıhlamur çiçeğini bir fincanda, üzerine kaynar su ekleyip 10 dakika demleyin. Sonrasında bebeğinizin içebileceği ılıklığa ulaşmış ıhlamur çayından bebeğinize en fazla üç çay kaşığı verebilirsiniz.
Ihlamur muhteşem bir sakinleştirici ve rahatlatıcıdır. Bebeğinize vereceğiniz ıhlamur çayı ile huysuzlandığı günlerde, rahatlamasını ve sakin bir uykuya kavuşmasını sağlayabilirsiniz.
Hepimizin bildiği üzere, ıhlamur soğuk algınlığına da bire birdir. Altı aydan büyük ve anne sütü almayan bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendirmek için soğuk kış aylarında ıhlamur içirerek, bebeğinizi soğuk algınlığına karşı koruyabilirsiniz.
Ihlamurun faydalarından yararlanırken kullanılan miktara dikkat etmelisiniz, özellikle söz konusu bebek ve çocuklarsa… Altı aydan ufak bebeklere günde en fazla üç defa, üçer çay kaşığı verilebilir. Altı ay ve üzeri bebeklerde ufak bir çay bardağı kadar ıhlamur çayı kullanılabilir.

HÜSNÜYUSUF

Hüsnüyusuf - ( Guguçiçegi / Dianthus barbatus / Iychinide / Bunch pink / Yalinkat karanfil ) 

Karanfilgiller familyasından bir çeşit süs bitkisidir. 

Kullanıldığı yerler: Mide üsütmesinden dogan şikayetleri giderir. Iktidarsizlikta da faydalıdır.

İçinde neler var? : Meyvelerinde şeker, tanin ve müsilajli maddeler bulunmaktadır. 

Nelere iyi gelir? : Çok eskiden beri yumuşatıcı, balgam ve idrar söktürücü olarak kullanılmaktadır.
Mide üşütmesinden doğan şikayetleri giderir. Iktidarsızlıkta da kullanılır.

Zindelik için: Hünnap meyvesi yaş olarak yenilerek veya aktardan kurusu alınarak vücudu zinde tutmak için kullanılabilir. Bunun için bir litre suya ortalama olarak 50- 60 gram kadar hünnap koyup 20 dakika kadar kaynatılır. Gün içerisinde iki üç kez birer çay bardağı içilir.

Kabızlığa Çözüm: Yukarıda tarif edildiği üzere hazırlayacağınız hünnap çayı sabahları aç karnına bir miktar bal karıştırıp bir çay bardağı içilirse kabızlığa iyi gelir.

Kanı Temizler: Bunun için hünnap, iyi bir toksin atıcı kekik ve az karanfille beraber çay şeklinde demlenip içilir. Ayrıca hünnap çayı hem öksürüğe hem de balgam çıkartamama şikâyetine karşı kullanılır.

HÜNNAP

Hünnap - ( Jujube / Jujubier / Jujube / Çigde / Zizyphus juiba / Zizyphus vulgaris / Chinese date / Jujuba / Ünnap )

Nisan-Mayıs ayları arasında, Sarı renkli çiçekler açan, hoş kokulu, 4-5 m yüksekliginde dikenli bir ağacın, kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklügünde bir Yemişidir. En dis çeperi derimsi ve ince, pulpasi (yumuşak kisim) Sarı renkli ve tatli lezzetlidir Ünnap da denilir. Bahçelerde yetiştirildiği gibi yabânî olarak da bulunur. Asil Vatanı Suriye’dir. Ağacının gövdeleri silindir biçiminde, esmer kabuklu, çok dallıdır. Yapraklar karşılıklı 2 sira hâlinde, kısa saplı, diken şeklinde 2 küçük yaprakçiklidir. Çiçekler 3-6 tânesi   bir arada ve oldukça küçüktür. Çanak yaprakları 5 parçalı ve yeşil renklidir. Taç yaprakları sarı renkli, kıvrık olup 5 parçalıdır.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Yerli degildir. Marmara, Batı ve Güney Anadolu’da yetiştirilir.

Kullanıldığı yerler: Meyveleri tamâmen olgunlaştıktan sonra toplanır ve güneşte kurutulur. Meyvelerinde şeker, tanin ve müsilajli maddeler bulunmaktadır.Çok eskiden beri yumuşatıcı, balgam ve idrar söktürücü ve kabız edici olarak kullanılmaktadır. 

HURMA

Hurma - ( Dattelpalme /   Dattier / Date palm / Phoneix dactyfera / Datte )

Insanoglunun yetistirdigi en eski bitki çeşitlerinden biridir. Bâbil’in en eski yerlileri Sümerler hurmayi en azindan 5000 sene önce ilk defâ yetistirmislerdir. Kuzey Afrika ve Orta Dogu bölgelerinin  ekonomisinde çok eskiden beri büyük bir rol oynar. Amerika’ya Ispanyollar tarafindan 19. yüzyilin baslarinda getirilmis ve Meksika civârinda yetistirilmistir. Ilk defâ Basra Körfezinde yetiştirildiği tahmin edilen hurma bitkisi yaklasik 18-24 m boyundadır. Yapraklarının bir kısmı yere doğru sarkar ve bir kısmı da yukarı doğrudur. Yapraklarının uzunlukları 6 m civârındadır. Gövdeleri diktir. Tabanindan birçok sürgün verir. Yelpâze olan yapraklarının büyükleri tepede toplanmıştır. Çiçekleri ekseriyâ tek cinslidir. Basak tipindeki çiçekleri “spata” adı verilen büyük yapraklarla çevrelenmiştir. Gövdesinde yapraklar genellikle toplu olarak bulunur. Küçük Sarı çiçekleri toplu hâlde açarlar. Farklı cinsiyetli çiçekler ayri ağaçlarda yetişir. Dişi çiçekler zamanla tek tohumlu meyvelere dönüsürler. Meyveleri sarımsı kahve renkli, dış kabuk sarımsıdır. Orta kisim etli ve şeker bakımından zengindir. Tohum silindirik, sert ve bir yüzü boyuncaderin olukludur. 

Türkiye’de yetiştiği yerler: Memleketimizde Phoenix dectylifera türü örnekleri azdır. Buna karşılik Phoenix canariensis daha çok yetiştirilmektedir. Gövde tabaninda sürgünler vermesi ve tohumların daha kısa ve siskin olusu ile ayırt edilir. Batı ve Güney Anadolu ve Akdeniz bölgesinde yetiştirilmektedir. Memleketimizde yetişen hurma meyvelerinin gidâ bakımından önemi yoktur, daha çok gölge verici olarak kullanılır. 

Kullanıldığı yerler: Hurmanin meyvesi tatli ve besleyicidir. Yaklasik % 20 nem ihtivâ eden tâze hurmalarda % 60-65 şeker ve % 2 protein vardır. Kurumuş hurmalarda şeker orani % 75-85 civârındadır. Bir Diğer hurma çesidi olan Phoemx sylvestris’ten hurma şekeri elde edilir. 

Nelere iyi gelir?Hurmanın meyvesi tatlı ve besleyicidir. Ayrıca, bedeni ve zihni gelişmeyi sağlar. Kansere karşı koruyucu olduğu bilinir. Boğaz ağrısını keser. Bronşit, öksürük ve soğuk algınlığı şikayetlerini giderir. Kemik hastalıklarında faydalıdır

HODAN

Hodan - ( Borago officinalis / Borretsch / Gurkenkraut / Bourrache / Borage / Sığırdili / Zembilçiçeği )

Mayıs-eylül ayları arasında mavi renkte çiçek açan, sert tüylü, 15-60 cm yüksekliginde, bir yıllık otsu bir bitkidir. Sigirdili olarak da bilinir. Daha çok rutubetli yerleri sever. Yaprakları burusuk, sert tüylü, oval şekilli, alttakiler saplı, üstekiler sapsızdir. Çiçekler uzun saplıdır. 

Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Kuzey ve Batı Anadolu.

Kullanıldığı yerler: Bitkinin çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Fazla miktarda müsilaj, reçine, mâdenî tuzlar taşır. Yapraklar ve çiçekler ter verici, idrar ve balgam söktürücüdür. Boğaz ağrılarına ve öksürüğe karşı kullanılır. Yaprakları sebze olarak da kullanılmaktadır.

İdrar ve balgam söktürücüdür. Boğaz ağrılarına ve öksürüğe karşı kullanılır. Terletici, kan temizleyici, yumuşatıcı, ateş düşürücü etkileri vardır. %5'lik infüzyonu içilir.

HİNDİSTAN CEVİZİ

Hindistan cevizi 

Srilanka, Malezya ve Afrika ülkelerinde yetiştirilir. Baharat olarak kullanılan, bilinen hindistancevizi meyvesinden farklıdır. Küçük hindistancevizi olarak anılır fakat tamâmen farklı olan bir bitkidir. Tropik bölgelerde (Moluk Adaları) yetişir. Yaz ve kış yeşil olur. 10 m yüksekliğindedir. Avrupalılar buna muskatcevizi de derler. Çünkü Avrupa’ya eskiden Arabistan limanlarından Muskat’tan gönderilirdi. Tohumları tıpta kullanılır. Meyveleri kapsül biçimdedir. Her kapsül irice bir tohum ihtivâ eder. Tohumun içinde “arillus” denilen ağsı bir örtü vardır. Tohumları ve etli olan aril denilen kısmı kullanılır. Tohumları miristisin, uçucu yağ, nişasta içerir. Aromatik kokusundan dolayı bâzı ilaçların bileşimine girer. Sindirim kolaylaştırıcı ve gaz söktürücü etkisi vardır. Bu nedenle özellikle küçük çocuklara verilir. Etli kısmı da aromatik kokuludur. Yüksek dozları zehirlidir. Türkiye'de yılda 1500 ton civarında tüketilir. Tatlı ve pastacılarda yoğun olarak kullanılır.

Kullanıldığı yerler: İdrar söktürür. Böbreklerdeki kum ve taşların düşürülmesine yardımcı olur. Mide ağrılarını giderir.

HİNDİBA

Hindiba - ( Taraxacum officinale / Aslandişi / Radıka )

Çimenliklerde rahatsız edici bir ot olarak görülen bitki , acı çeken insanlık için çok güçlü bir şifa kaynağıdır . Nisan ve Mayısta tüm tarla kıyılarında , çayırlarda ve çimenlerde çiçeklenir. Bu tür, sarı çiçekli, çok yıllık, süt taşıyan küçük bitkilerdir . Yapraklar rozet halinde tabanda toplanmış olup , kenarları derin loplu ve dişlidir. Rozet yaprakları bazı kentlerimizde ilkbaharda sebze olarak satılmaktadır. Bitki çok ıslak yerleri sevmez. Yapraklar çiğnenmeden önce, kökler, ilkbaharda veya sonbaharda, çiçek sapları ise, çiçeklenme sırasında toplanır Bitkinin tümü şifalıdır. 
 Kara Hindiba Resimleri

Yabani hindiba (Cichorium intybus L.): Hindibai berri adıyla da bilinir. 1 metreye kadar yükselebilen çok yıllık otsu bir bitki olup, yaprakları parçalı ve tüylüdür . Çiçekleri açık mavi ve nadıren beyaz renklidir . Anadolu'da yaygın bir bitkidir . Özellikle boş tarlalarda ve yol kenarlarında yetişir. Inülin, uçucu yağ, acı maddeler ve glikozitler taşımaktadır . Kavrulmuş köklerinin toz elde edilmesiyle elde edilen ürün Avrupa'da kahve yerine kullanılmaktadır.

Hindiba'nın sebze olarak kullanılan ve bostan hindibası, endiv, frenk salatası, ve göynek adlarıyla da bilinen (Cichorium endivia L.-Compositae) bir türü vardır. Bu tür 50-100 cm boyunda, 1-2 yıllık , yaprakları parçalı ve tüysüz otsu bir bitkidir. Türkiye'de yabani olarak bulunmaz . Bahçe ve bostanlarda (Istanbul,Bursa) sebze olarak yetiştirilmektedir. Eskiden beri tedavide çok önemli bir drogdur. Dioscorides döneminden beri tedavi kitaplarında kayıtlıdır. Ibn-i Sina bu bitkinin yapraklarının yıkanmadan ve soğuk su ile yapılan ekstrelerinin kullanılmasının gerektiğini savunan özel bir kitapçık hazırlamıştır. "Hindiba Risalesi" denilen bu kitapçıktan yazmalar Istanbul kütüphanelerinde bulunur.

Müslümanlar arasında hindiba üzerine cennet çisentisinden damladığı’na bu nedenle de hindiba yapraklarının yıkanmadan yenmesi gerektiğine inananlar vardır.

Hindiba, kış dinlenmesine çekilen bitkilerden değildir ve yaprakları kar altında bile gelişir

Alçak gönüllü bir dostBahçe ile uğraşanlar en ufacık rüzgarlarda bile ince lifleri dağılan yabani hindibayı yok etmek için durmadan ilaç sıkacaklarına çiçek açmalarını bekleyip kökleri ile beraber topraktan söküp çıkarsalar daha akıllıca iş yapmış olurlardı.

Öyle pek heybetli görünüşü olmayan hindiba, alçak gönüllülüğünden olacak yer yurt seçmez dünyanın her yerinde yetişir.

Hindiba Kahvesine Ne Dersiniz ?: Kökleri kurutulduğu vakit kahve olur hindibadan. Yapraklarından da olağanüstü lezzetli yemekler yapılabilir.

Bol A Vitamini: Biraz bekletilince hafif acılaşan yaprakları uyuşturucu bir etki yapar. En iyi hazırlanış biçimi kaynatmadan önce tuzlu suya yatırmak ya da suyunu sürekli boşaltarak bir kaç kez kaynatmaktır. Yabani hindiba yapraklarında gram başına havuç ve salatada olduğundan yedi kat daha fazla A vitamini vardır.

Bundan BaşkaHindibanın içinde ayrıca B, C, G vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, fosfor, demir ve kanı temizleyip alkalize eden doğal sodyum da bulunur. Idrar söktürücü ve kan şekerinin dengesini sağlamakta yararlanabileceğinizi de unutmayın.

Doğal InsülinEnginar ve karabiber gibi yabani hindibanın da doğal insülin içerdiğini bir yere not edin. Kızılderililerin hindibayı sakinleştirici olarak da kullandıkları bilinmektedir,
Ibni Sina'dan:"sonbaharda kuru ve tuzlu nesneleri tamamen bırak, ağzına koyma. Bunlar insanda her türlü illetin meydana gelmesine sebep olurlar. Peynir olsun, balık olsun tuzda yatırılmış her nesne bu mevsimde kötüdür. "

KarahindibaKarahindibanın filiz halindeki bitkisi ve kökü beraber kullanılır. Son derece güçlü bir idrar sökücüdür.
Bağırsak, safra, karaciğer rahatsızlıklarında mükemmel bir ilaç vazifesi görür. Içerdiği mineral tuzların yanı sıra, metabolizma hastalıklarına karşı çok önemli tedavi edici maddeler içerir. Kan temizleyici etkisi sayesinde, romatizma ve gut hastalıklarında da yardımcı olur.

Bunlar için bir bardak kaynamış suya 2 -3 çay kaşığı karahindiba koyup 10 dakika demleyin. Karahindibanın taze yapraklarını sıkıp elde edeceğiniz suyu da içebilirsiniz. Ayrıca Karahindiba suyu iyi bir cilt ve diş temizleyicidir.

Hindiba saplarıÇiçekleriyle birlikte yıkanan kara hindiba sapları, çiçeklerinden ayrılarak, günde 5-10 tane yenebilir. Karahindiba sapları şeker hastalığında kullanılır. Şeker hastaları bu saplardan günde 10 tane kadar, bitki çiçekli olduğu sürece yemelidirler. Saplar çiçekleri ile birlikte yıkandıktan sonra çiçekler koparılır ve saplar yavaş yavaş çiğnenerek yenir. Bu saplar acımsı, gevrek ve suludur; kıvırcık salatanın tadını andırırlar. Sık sık hastalanan ve kendilerini kötü hisseden kişiler, 14 günlük bir hindiba çiçek sapı kürü uygulamalıdırlar. Beze şişkinliklerinde 4 haftalık taze çiçek sapı kürü uygulanır.  Taze çiçek sapları, deri kaşıntılarını , egzamaları ve temriyeleri iyileştirebilirler . Mide sıvılarını düzene sokar ve mide de birikmiş maddeleri temizler. Ayrıca hiç ağrısız, safrakesesi taşlarını söker, karaciğer ve safrakesesinin çalışmalarını düzenler.

Ancak Dikkat!Karahindiba safra yolları veya bağırsak tıkanıklığında bir doktora danışılmadan kullanılmamalıdır.

Sarılık ve dalak hastalıklarındaSarılık ve dalak hastalıklarında da hindiba kullanılır. Hindiba kökü, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında, kan temizleyici , sindirim kolaylaştırıcı, ter ve idrar söktürücü ve canlandırıcı etkilere sahiptir. Bu kökler kanı inceltir. 

Kozmetik olarakEski bitki kitaplarında, hindiba yapraklarının ve köklerinin kaynatılıp suyunun kozmetik olarak kullanıldığı yazılıdır. Kadınlar gözlerini ve yüzlerini onunla yıkıyor ve böylece saf bir görünüm kazanabileceklerine inanırlardı. 

Hindiba çayı: Yarım tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kara hindiba kökü, bir su bardağı dolusu suya akşamdan eklenir, ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır ve süzülür . Bu çay, kahvaltıdan yarım saat önceye ve yarım saat sonraya bölünerek, yudum yudum içilir.

Hindiba salatasıTaze bitkinin köklerinden ve yapraklarından hazırlanır.

Hindiba pekmezi: Bal tadındadır ve içerdiği asitler nedeniyle gerçek balı yiyemeyen (böbrek hastalıkları gibi) kişiler, hindiba pekmezini rahatlıkla yiyebilirler.

İki avuç dolusu kara hindiba çiçeği bir litre soğuk suya eklenir ve hafif ateşte kaynamaya bırakılır . Taşmak üzereyken ocaktan indirilir ve sabaha kadar bekletilir . Ertesi gün hepsi bir süzgece boşaltılır ve çiçekler iyice sıkılır . Bu suyun içine bir kilo şeker eritilir ve ince dilimler halinde yarım limon eklenir( limonun suyu da sıkılabilir). Pekmezi ekşitebileceğinden daha fazla limon kullanılmamalıdır! Tencere kapaksız olarak ocağa konur. Vitaminlerin yitirilmemesi için, ısının çok düşük olması gerekir. Fazla sıvı böylece, kaynamaya gerek kalmadan buharlaşır. Elde edilen kütle bir veya iki kere soğumaya bırakılarak, pekmezin en iyi kıvama gelmesi sağlanır. Uzun süre beklediğinde şekerlenmemesi için, yoğunluğunun fazla olmaması gerekir. Ama ince de olmamalıdır, yoksa bir süre sonra ekşimeye başlar . Kahvaltı ekmeğine sürülebilecek kıvamda, çok lezzetli ve ağdalı bir pekmez olmalıdır.




HIYARŞEMBER

Hıyarşembe - ( Hint hıyarı / Hıyarşember / Casse / Cassia fistula )



Baklagillerden, Leguminoseae ağacının meyveleridir. Doğu Hindistan, Antil ve Brezilya'da yetişir. Meyvesi silindirik ve siyahtır. Bileşiminde, şeker, pektin, zamk, tanen ve esans vardır.

Nelere iyi gelir?
Kabızlığı önler. Fazlası müshildir.

HELVACI KABAĞI

Helvacı kabağı - ( Kestane kabağı / Cucubirta maxima / Winter squesh / Potiron ) 

Gövdeleri silindir biçiminde, yaprakları böbrek şeklinde ve tüylüdür. Meyveleri basik küremsi, saplı, ince kabukludur. Pişirildiğinde kabuklari yumuşar ve zar gibi soyulur. Kırmızı etli kısmında şekerli ve nişastali maddeler vardır. Yemeği ve tatlısı yapılır.

Kullanıldığı yerler: Her iki türün tibbî olarak Kurutulmuş tohumları kullanılır. Tohumlarında sâbit yağ ve peporesin vardır. Tohumları (çekirdekleri) tenya ve kurt düşürücü olarak bilhassa çocuklarda  kullanılmaktadır. Tohumlar dis kabuklarindan ayrilarak dövülür, şekerle karıştirilarak verilebilir. Ortalama doz çocuklarda 40 gr büyüklerde takriben 100 gr’dir. Kabak çok besleyici özelliktedir C ve B1 vitamini ihtiva eder. Pisirilen etli kısmı yiyecekten başka çiban ve sis yerlere lapa olarak da tatbik edilir.

HAYİT

Hayit - ( Ayit / Vitex agnus-castus / Agnus castus / Petit poivre )

Mineçiçegigiller familyasından, Batı ve Güney Anadolu'da yasayan bir ağaççiktir. Temmuz aylarında mor renkli çiçekleri açar. Dalları ve yapraklarında, uçucu ve sabit yağ, tanen, sineol, şekerler, kristalize  maddeler ve glikozit vardır.

Kullanıldığı yerler: İdrar söktürür. Sancılari keser. Aybaşı kanamalarını düzenler. Anne sütünü artırır. Hazımsızlıgı giderir. Karın Ağrısı ve ishali keser. Ayak sişlerini indirir. Akrep ve arı sokmalarında kullanılır.