18 Ekim 2010 Pazartesi

MUZ

Muz - ( Banane / Banane / Banana / Musa / Bananier ) 

Tropik ve subtropik bölgelerde yetişen veya yetiştirilen, agaca benzeyen, 2-3 m boyunda, mor çiçekler açan, meyveleri lezzetli ve nişastaca zengin olan otsu bitkiler. Bitkinin yalanci gövdeleri, yapraklar kâidelerinden meydana gelmiştir. Gençken kapali ve kıvrık olan yapraklar açilinca uzarlar ve yirtilirlar. Çiçek durumları büyüktür. Taban kısmında Dişi çiçekler, daha üstte erDişi çiçekler, tepede erkek çiçekler bulunur. Ancak tabandaki çiçekler meyve verir. Muz meyveleri çekirdeksiz üzümde olduğu gibi Dişi çiçeklerden  döllenmeksizin meydana gelir. Meyveleri “hevenk” adıni alan büyük salkımlar halindedir. Ağaçlarda bir hevenk üzerinde 50-100 kadar meyve bulunabilir. Muzlar Olgunlaşmadan koparilir. Böylece bir müddet  saklanabilmesi mümkün olur. Muz ağaçları, tropikal bölgelerde serin ve rutubetli olan gölgeli yerleri severler. Muzun tropik bölgelerde yetiştirilen çeşitli türleri vardır. Bunlardan Musa paradışiaca ve Musa textilis en meşhurlarındandır.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Akdeniz bölgesi(Bilhassa Anamur, Alanya).
Kullanıldığı yerler: Nişasta bakımından zengin olan meyveleri olgunlaştıktan (sarardiktan) sonra çig olarak yenir. Musa paradışiaca türünün meyveleri nişastaca çok zengindir. Çiğ olarak yenmeyen meyveleri, un imâlinde kullanılır. Muz ayrıca, kemik gelisimini saglar, sinir zafiyeti ve yorgunlugu giderir. Böbrek ve mafsal iltihabinda, barsak hastalıklarında faydalıdır. Müzmin kabızlık çekenler fazla yememelidir.

Çocuklarda muzun kemik gelişimine yardımcı olduğunu unutmamalıyız. Yalnız kalsiyum miktarı az olduğu için sütle beraber vermeliyiz. Ayrıca sütle beraber verilen muz, çocuklarımızda daha fazla demir, kalsiyum ve vitamin demektir. Bu iki gıda beraber verildiğinde çocuklarımızın kanlanmalarına, vücutlarının gelişmesine ve ayrıca hastaların kendilerini çabuk toparlamalarına yarayacaktır.

Koruyucu Gıda: Muzun içinde bulunan nişasta bağırsak iç yüzeyini korumaktadır. Ancak muz içerdiği bu nişasta sebebiyle kabızlık yapabilir, bu yüzden tek başına tüketilmeyerek yanında armut veya kayısı, portakal gibi bağırsaklara yumuşaklık veren meyvelerle birlikte alınmalıdır.

Ayrıca MuzBöbrek ve mafsal iltihabı bulunan hastalara çok faydalıdır. Sinir zafiyetini ve beyin yorgunluğunu giderir.

Bunlara Dikkat: Şeker hastalarına muz pek tavsiye edilmemektedir. Hazım problemleri olanlar için muz fazla yenilmemesi gereken bir meyvedir. Ayrıca muzu yemeklerden hemen sonra yemeyin.

MürverAnne Sütünü Çoğaltır : Mürverin anne sütünü çoğaltıcı etkisi vardır. Bunun için maydanoz ve mürveri beraber kaynatıp günde bir su bardağı içmek gerekir.

Kabızlıkta MuzMeyvelerini bir bardak suda kaynatıp esmer şeker veya balla tatlandırdıktan sonra sabahları aç karnına için.

Üşütmede: Mürverin terlemeyi sağlayıcı ve sert öksürüğü söktürücü özelliği vardır. Bunun için bir litre kaynar suya on çay kaşığı mürver çiçeği katıp on dakika kadar demleyin ve fazla soğutmadan için. Ayrıca mürver çayı günde düzenli olarak bir çay bardağı içildiğinde romatizmaya fayda verdiği rivayet olunur. Ayrıca Mürver ; ateş düşürücü, idrar söktürücü, karın ağrılarını ve böbrek iltihaplarını giderici özellikleri vardır.

Mürrüsafi: Şayet uykusuzluktan yakınıyorsanız mürrüsafi sizin için etkili bir ilaç vazifesi görecektir. Bunun için uyumadan önce biraz mürrüsafi tozu çekmeniz kafidir.

Spazm çözücüdür.: Ses kısıklığında ağızda çiğnenirse şifa verir.
Mürrüsafiyi sirke ile macun haline getirip eklem romatizması için sızlayan yerlere masaj yapılabilir.
Öksürüyorsanız önce sıcak bir bal şerbeti yapıp içine de az bir miktar zencefil ve mürrüsafi tozu katın ve için. Bu sizi rahatlatacaktır. (3 gram toz yeterlidir)

MUŞMULA

Muşmula - ( Nispel / Nèfle / Medlar / Besbiyik / Döngel / Izgil / Mespilus / Germanica ) 

2-3 m yüksekliginde bodur boylu dikenli ağaççiklar. Yalnız yetiştirilenleri dikensizdir ve boylari alti metreye kadar yükselebilir. Kışın yapraklarını döker. Yapraklar basit, alt yüzü tüylü, tam veya disli kenarlidir.  Çiçekler erDişidir, bes parçalı ve beyazdır. Yabanci döllenmeye ihtiyaç göstermez. Meyveleri yuvarlak veya oval Şekillerde esmer renkli olup, dip tarafinda bes çanak yapragi taşır. Meyveleri genellikle bes çekirdekli, ağaçtan koparildiginda sert ve buruk lezzetlidir. Toplanan meyveler bir süre bekletildikten sonra yumusar ve yenecek olgunluga erisir. Döngel ve besbiyik isimleriyle de bilinir.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Kuzey Anadolu ve Marmara bölgesinde yetişir.
Kullanıldığı yerler: Meyvenin bilesimi şekerler, organik asitler ve tanen ihtivâ eder. Barsak hastalıklarında iyi bir kabız düzenleyicidir. Muşmula çekirdegi idrar arttırıcıdir. Böbrek ve mesane taşlarınin düşürülmesinde  kullanılır. 

MİSVAK

Misvak - ( Salvadora persica / Toothbrush tree ) 

Arabistan’da bulunan erâk ağacının dalından, bir karış uzunlukta kesilen parçadır. Ağacın odunu çok liflidir.  Erâk dali bulunmazsa, zeytin veya başka dallardan da olabilir. Nar ve fesleğen dalından misvak olmaz. Insanın dis sagligina büyük bir fayda temin eden misvak, basit bir usûl olmakla berâber, en iyi dis temizleme vâsitasidir. Dişlerin çürümesini önlemek için misvak kullanmak, bütün diş macunlarından daha faydalıdır. Larousse Illustre Medical ismindeki Fransa’nin kıymetli tıp kitabı, ağız temizligi husûsunda diyor ki: “Bütün diş mâcunları ve tozları ve suları, dişlere zarar verir. En iyi dis temizleme vâsitasi, sert bir firçadır. Önce, dişleri kanatirsa da, korkmamalidir. Diş etlerini kuvvetlendirir ve artık kanamaz.” Bu şekildeki diş temizligini saglayan en iyi vâsita misvaktir. 
Kullanıldığı yerler: Ağacın dalından, bir karış kadar parça kesilir. Ucu yeterli miktarda yontulduktan sonra, tuzlu su içinde bekletilir. Belirli bir süre sonra, uç kısmındaki lifler açilarak, firça görünümü alır. Çok kart olan dallar için, bir biçak ya da sert bir cisim yardımıyla açılma hızlandırılır. Misvak kullanmak, dişleri temizler ve dişetlerini kuvvetlendirir. Öz suyu dogal olarak flörür içerir. Diş çürümelerini önler.

İçinde ne bulunur? : Misvakta silisyum, sapanin, kalsiyum oksalat, kükürt, tanen ve mineral bulunur. Resulullah s.a.v Efendimiz de ümmetine misvak kullanmayı tavsiye etmiştir. Çünkü misvak; Her şeyden önce iyi bir antiseptiktir. Ağız kokusunu giderir. Diş çürümelerini önler. Diş etlerini güçlendirir. Balgamı bertaraf eder. Ağız kuruluğunu önleyerek akıcı konuşmayı sağlar. Misvak yağı eklem ağrılarına karşı faydalıdır. Misvak tohumu mide kuvvetlendiricidir.

MİNE ÇİÇEĞİ

Mine çiçeği - ( Eisenkraut / Verbene / Verveine / Vervain / Kanotu / Güvercinotu ) 

Temmuz-eylül ayları arasında leylâk renginde çiçekler açan, yol kenarları ve bos arâzilerde rastlanan, 20-80 cm boyunda, bir veya çok yıllık otsu bir bitki. Gövdeleri dört köşeli olup, karşılıklı dallanma gösterir.  Yapraklar sert tüylerle örtülü ve sapsızdir. Çiçekler dalların uçlarında başak yaparlar ve tüp şeklindedirler.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Marmara, Karadeniz, Ege, İç Anadolu.
Kullanıldığı yerler: Bitki glikozit, aci maddeler ve tanen içerir. Tibbî olarak, kabız edici, teskin edici etkisi vardır. Bas ve mafsal ağrılarını dindirir. Yorgunlugu ve uykusuzlugu giderir. 

MISIR

Mısır - ( Mais / Mais / Corn / Zea mays ) 

Haziran-ağustos ayları arasında çiçekler açan, 1-2 m yüksekliginde, bir yıllık, tek evcikli bir kültür ve tahıl bitkisi. Gövdeleri sert ve diktir. Yaprakları sapsız, geniş, uzun, üst yüzü tüylü, alt yüzü tüysüz olup, tabani ile bir kin hâlinde gövdeyi sarar. Erkek çiçekler gövdenin ucunda salkım şeklinde dizilmis basakçıklarda toplanırlar. Çiçekler kavuz adı verilen yaprakçıklarla örtülür. Dişi çiçekler, gövdenin alt ve orta kısımlarındaki yaprakların koltuğundan çıkan ve taşıyıcı yaprakçıklarla örtülü olan, kalınlaşmış, çomak şeklinde bir eksen üzerinde toplanmışlardır. Meyve, yâni mısır tâneleri, açık veya koyu sarı, esmer veya kırmızımtrak renklerdedir. İçinde çeşitli mineraller ve A, B1, B2, B3 ve C vitaminlerini bulunduran mısırdan nasıl yararlanabileceğimizi bilirsek, çok iyi bir dost kazandık demektir.
Belli başlı mısır çeşitleri: Sert mısır, unlu mısır, at Dişi mısır, patlak mısır ve kavuzlu mısırdır.
Türkiye’de yetiıtigi yerler: Anadolu, bilhassa Karadeniz bölgesinde yetişir.
Kullanıldığı yerler: Dişi çiçeklerin güneşte Kurutulmuş stilüsleri (mısır püskülü), tâneleri ve tanelerinden elde edilen yağ (mısır yağı) kullanılır. Mısır tanelerinde % 67 nişasta, % 10 azotlu maddeler ve % 8 yağ bulunmaktadır. Mısır tânelerinden elde edilen yağ, yemeklik yağ olarak veya kozmetik sanâyiinde hammadde olarak kullanılır. Mısır yağı, doymuş yağ asidi miktarının düşük olması sebebiyle damar sertliği olan hastalara yemek yağı olarak tavsiye edilir. Mısır püskülü ise tedâvide kullanılabilmektedir. Püskülün Bileşiminde karbonhidratlar, potasyum, sodyum ve kalsiyum tuzlari vardır. Idrar söktürücü ve taş düşürücü olarak kullanılırlar.

Mısır karası: Mısır koçanında urlar meydana getiren rastik mantarı(Ustilago maydis)nin sporlarıdır. Sporlar, siyah renkli ve kömür tozu görünüşünde olup, mısır tâneleri yerinde meydana gelen urlarin içinde bulunurlar. Kan dindirici olarak halk arasında kullanılır. Mısır kömürü veya mısır yanığı olarak da bilinir.

Sistit Tedavisinde Mısır PüskülüYaklaşık bir litre suya ekleyeceğiniz 150 gram kadar mısır püskülünü kaynatın. Günde bir iki bardak balla tatlandırmak suretiyle içiniz.

Ayrıca mısırda bulunan A vitamini özellikle gözleriniz için çok faydalıdır.

Gür Saçlar içinMısır özü yağına ve zeytinyağına çırpılmış yumurta ekleyip saçınızı boyar gibi dipten uca yedirerek sürün. 20 dakika sonra saçlarınızı durulayın. Bu uygulamayı haftada bir yapmak yeterlidir. Ayrıca mısır özü yağında doymamış yağ asitleri bulunduğundan hem kolesterol hem de damar sertliği için yararlıdır.

Böbrekte Kum Varsa: Yine mısır püskülü imdadımıza yetişiyor. Mısır püskülü maydanozla beraber kaynatılıp içildiğinde böbrekte oluşan kumları dökmekte etkili bir ilaç alınmış olunur.

Mısır Ekmeği Yapalım: Gerekli malzememiz yalnızca 8 su bardağı mısır unu , 2 su bardağı sıcak su ve biraz tuz. Mısır ununu yeterince tuzla harmanlayın. 2 bardak sıcak suyu ekleyip on dakika yoğurun. Elde ettiğiniz mısır hamuruna istediğiniz şekli verip fırında pişirin. Mısır ekmeğiniz hazırdır. Komşunuza da ikram edin. Hamsi ve kara lahana yemeklerinde mısır ekmeği kullanın. Fırından çıkarttığınızda daha sıcakken ortasına hafif çukur açarak tere yağı koyun. 

MEYAN KÖKÜ

Meyankökü - ( Süssholz / Réglisse / Licorice / Piyan / Boyan / Glycyrrhiza / Licorice ) 

Haziran-temmuz ayları arasında Sarı-mavi veya kahverengi çiçekler açan, 0,4-2 m yüksekliginde, çok yıllık çalımsı bitkilere "meyan" denir. Yaprakları parçalı, yaprakçiklar 4-7 çiftlidir. Çiçekler basak şeklinde durumlar yapar. Taç ve çanak yaprakları iki dudakli olup, üst dudak iki kısa disli, alttaki üçü uzun dişlidir. Meyveleri düz ve salgı tüylüdür. Meyan bitKışınin 6 türü Türkiye’de yetişmektedir. Daha çok Güney, Orta ve Dogu Anadolu’da yaygınlık göstermektedir. Bir kısmınin kökleri tatlı, bir kısmınin ise acıdır.
 İçeriğinde ne var?Meyan kökünün içerisinde % 10 kadar doğal bitkisel şekerin yanında balgam ve idrar söktüren benzoatlı madde ve ayrıca kortizona benzeyen maddeler ile nişasta da bulunmaktadır.
Tatlı meyan (Glycyrrhiza glabra): Anadolu’da iki varyetesi bulunur. Bu türün çiçekleri mor ve tüysü yapraklidir. Meyvelerinin üzeri çıplaktır veya tüylüdür. Bâzı yerlerde piyan olarak da bilinir. 

Kullanıldığı yerler: Bitkinin kökleri, meyan kökü olarak taninmakta ve kullanılmaktadır. Köklerinin kabugu soyulduktan sonra veya soyulmadan güneşte kurutularak piyasaya sürülür. Bileşiminde nişasta, şekerler, zamk, rezin, glisirrizin vardır. Glisirrizin şekerden daha tatlı bir bileşiktir. Köklerdeki miktarı, bölgeden bölgeye değişir ve köklerin de etkili maddesidir. Kökler, göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, idrar çoğaltıcı ve tad düzenleyici özelliğe sahiptir. Eczacılıkta toz hâlinde, hapların hazırlanmasında şekil vermede kullanılır. Sigara ve plastik sanayisinde de kullanılan ilkel maddedir. Kola adı altında hazırlanan içeceklerin terkibine de girer. Ayrıca taze veya kuru köklerinin kaynar su ile muamelesi ve sonra alçak basınçta yoğunlaştırmak suretiyle meyan balı elde edilir. Ticarette toz veya kalıplar hâlinde bulunur. Parlak siyah renkli, tatlı lezzetlidir. Suda kolaylıkla erir. Meyan balındaki glisirrizin miktarı daha fazladır. Memleketimizde de meyan balı elde eden tesisler vardır. Göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, yara iyi edici özellikleri vardır. Mide hastalıklarında (bilhassa gastritte) faydalıdır. Meyan kökünün su ile tüketilmesi sonucunda elde edilen hülasa ise meyan şerbeti olarak bilinir. Daha çok Güneydoğu Anadolu bölgesinde elde edilir ve kullanılır. Meyan şerbeti koyu esmer renkli ve tatlı lezzetlidir. Göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, öksürük kesici ve serinletici özelliktedir.

Her türlü ÖksürükteHer türlü öksürükte meyan kökü çok etkilidir. 50 gram kadar meyan kökünü 1 litre suya atıp 10 dakika kadar kaynatın. Bu çayı akşamdan yapın ve bir gece bekletin. Gün boyunca aç veya tok karnına iki üç bardak içebilirsiniz.

Meyan Kökü Çayı: Bu çayla yapılan gargara ağız içi yaralarını iyileştirir. Nezleyi tedavi edici özelliği vardır. Balgam söktürür. Güzel bir sese sahip olunmasını sağlar. (özellikle mesleğinde sesini kullananlar bu çayı sabahları içmelidirler )
Mide ve on iki parmak ülserinde ve gastritte faydalıdır. (Bu durumda yemeklerden sonra içine bir parça tarçın katılmış meyan kökü çayı içilmelidir.) 

Meyan Kökü Tozu: Yemekten sonra alınacak bir çay kaşığı meyan kökü tozu bağırsakları rahatlatır.
Yine aynı miktar meyan kökü tozu idrar söktürücü vazifesi görür.
Meyan Kökü BalıMeyan kökü bitkisinden elde edilen bu bal suda kolayca çözülür ve özellikleri meyan kökü ile aynıdır.

Dikkat: Meyan kökü fazla kullanılırsa potasyum miktarını düşürüp tansiyonun yükselmesine yol açabilir. 

MERCİMEK

Mercimek - ( Linse / Lentille / Lentil / Lens / Lens esculenta / Ervumlens / Lentille comestible ) 

20-70 cm boylarında, yumuşak ve ince gövdeli, disk şeklinde meyveleri olan, tek yıllık otsu bir sebze bitkisi. Mercimegin zayıf ve ince bir kök sistemi olup, kökü derinlere inmez. Gövdeleri nârin olup, dallanir ve bu dallanma yan dallarda da devam eder. Bundan dolayıdir ki ana gövde pek belirgin degildir. Gövdeleri dik olup, tüylüdür. Yapraklar bileşik yapraklar şeklinde olup, yaprak sapınin uç kısmı incelmis ve sülük şeklini almistir. Yaprakçiklar elips şeklinde olup, kenarları düzgündür. Çiçekler yaprak koltuklarindan çıkar. Meyveleri legümen (bakla) tipinde olup, badır adıni alan Sarımtrak esmer renkteki siskin torbalarda gelişir. Torba içindeki tâneler, mercimek adıni alır. Şekil îtibâriyle mercimek tâneleri yassi, 0,5 cm çapindaki disk biçimindedirler. Büyüklük, Şekil ve renklerine göre isim alırlar: Sultan mercimek, yeşil mercimek, kırmızı mercimek gibi. 

Türkiye’de yetiştiği yerler: Güney Anadolu, Ege, Marmara bölgesinde yetiştirilir.
Kullanıldığı yerler: Terkibinde B vitaminleri ve fosfor vardır. Beden ve zihin gücünü artırır. Sinirleri kuvvetlendirir. Barsaklara yumuşaklik verir. Sinir zafiyetinde faydalıdır. Kan yapar. Anne sütünü artırır. Özellikle kış aylarında, bol baharatli çorba şeklinde yenilmesi tavsiye edilir. Her şeyden önce mercimeğin içinde bolca A, B vitaminleri ve demir ve kalsiyum bulunmaktadır.

Hamileler içinHamile hanımlar beslenme tablolarında düzenli olarak mercimeğe yer verirler ise bebeklerinin anne karnında sağlıklı gelişimini ve kendilerinin de sağlıklı bir bünye ile hamileliklerini sürdürmelerini sağlamış olurlar ki bu az bir şey değildir.

Mercimek gaz yapar ve bazı insanları had safhada rahatsız eder. Bunu önlemenin yolu, mercimek çorbası veya yemeği yaparken tencerenin içine birazcık kimyon, karabiber veya zencefil atmaktır.
Mide şikayeti olanlar sadece çorbasını içsinler ama üzerine biraz kekik katarak lezzetini artırsınlar. 

Sabah Akşam MercimekŞaşırmayın.. Zeytin, peynir, tereyağı, bal veya reçelle yaptığınız klasik kahvaltıyı haftada bir iki defa mercimekle yer değiştirin. O bunu çoktan hak ediyor da biz akıl edemiyoruz. Sabah mercimek çorbası ile yapılan bir kahvaltı, öğlen yemeğine kadar sizi daha tok tutacak ve enerjik halinizi korumanızı sağlayacaktır. Akşam da kekik ve limon ekleyerek içeceğiniz mercimek çorbası sinirlerinizi yatıştırır ve daha rahat uyumanızı sağlar.

Mercimek ayrıca emziren annelerde sütün besleme değerini artırmaktadır. Bunun için şu yöntemi deneyebilirsiniz; mercimek çorbası pişirin ve çorbayı kaseye koyduktan sonra üzerine soğuk süt ekleyip için. Hem besleyici hem de farklı bir tat elde etmiş olacaksınız.

Son olarak; yeşil mercimeğin protein değeri kırmızı mercimeğe göre daha yüksektir amma kırmızı mercimek çorbası yaparken içine bir çorba kaşığı kadar kırık pirinç katarsanız onun da vitamin değeri yükselir. 

MERSİN

Mersin - ( Myrte / Myrte / Myrtle / As / Asmar / Sıçankulağı otu / Myrtus ) 

Mayıs-haziran ayları arasında, beyaz renkli çiçekler açan, 1-3 m boylarında, Kışın yapraklarını dökmeyen, güzel kokulu ağaççik. Yapraklar kısa saplı ve karşılıklı, yeşil renkli, derimsi, oval şekilli ve üzerinde salgı  guddeleri (bezleri) bulunur. Çiçekler uzun saplı olup, tek olarak her bir yaprağın koltugunda bulunur. Meyveleri nohut büyüklügünde, morumsu siyah renkte ve çok tohumludur. 

Türkiye’de yetiştiği yerler: Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgeleri.
Kullanıldığı yerler: Bitkinin yaprakları, çiçekli dalları ve yapraklarından elde edilen uçucu yağ (Mersin esansı) kullanılır. Yaprak ve meyveler kabız, mikrop öldürücü, istah açici, kan dindirici, antiseptik ve hâricen yara iyi edici olarak kullanılır. Tâze yapraklarından, su buharı distilasyonu ile Mersin esansı elde edilir. Bu esans renksiz, akici, özel kokulu ve yakıcı lezzetlidir. Takriben 100 kg yapraktan 300 gr esans elde edilir. Mirtenol, sineol ve terpenler ihtivâ ederler. Gidâ ve parfümeri sanâyiinde kullanılan önemli bir ilkel maddedir. Memleketimizde şeker hastalığına karşı da (günde 10 damla) kullanılır. Mersin meyveleri uçucu yağ, tanen, şekerler ve organik asitler ihtivâ eder. Bu meyveler yemis olarak, kabızlik giderici ve antiseptik  olarak kullanılır

Mersin ağacı: Ege ve Akdeniz Bölgesindeki ormanlarda bol miktarda bulunur.

Ağız Kokusu için: Mersin yaprağı kaynatılıp hem gargara hem de tatlandırılarak çay olarak kullanıldığında ağız kokusunu giderir.

Mersin yaprakları kurutulduktan sonra ufalanarak toz haline getirilir. Taze mersin yapraklarından su buharı damıtması ile mersin suyu ve mersin yağı elde edilir. Bu ürünler aromaterapide kullanılır.

Antiseptik: Mersin yaprak ve meyvelerinde bulunan tanen kabızlık yapıcı ve aynı zamanda mikrop öldürücüdür. Iştah açıcı etkisi de olduğu rivayet edilir.

Saçları DökülenlerSaçlarınızı ara sıra, kaynatılmış mersin yapraklarıyla yıkarsanız saçlarınızın dökülmesini önlemiş olursunuz.

Ayrıca Mersin Ağacı: Beyaz akıntılarda yaklaşık 30 gramı 1 litre suda kaynatılarak içilmesi şeklinde kullanılabileceği gibi kompres yapılarak da kullanılabilinir.

Mide yanmalarına, yara ve iltihaplara; kan tükürmelere iyi gelir. Ayrıca mersin suyu vücutlardaki ter kokularına da iyi bir deodoranttır.

MENEKŞE

Menekşe - ( Veilchen / Violette / Violet / Benefse ) 

Yaprakları kulakçikli ve kulakçiklari bitkinin yaprakları şeklinde, hatta daha büyük olarak gelişmiş,                            tek veya çok yıllık bitkiler, Çiçekler tek, çanak yaprakları arkaya kıvrık, alt taç yapragi mahmuzludur. Familya (Violaceae) karakterlerini taşır. Dünyâ üzerinde 500 kadar türü bulunur. Türkiye’de 21 tür, yabanî olarak yetişir. Menekşe tibbî olarak veya süs bitkisi olarak kullanılır. Memleketimizde en çok taninan, Hercaî menekşe (Viola tricolor) ve kokulu menekşe (Viola odorata) dir. 
Kokulu menekşe (V. odorata): Mart-Mayıs ayları arasında, koyu mor renkli ve güzel kokulu çiçekler açan, 10-30 cm yüksekliginde, çok yıllık otsu bir bitki. Bitkinin yaprakları uzun saplı ve kalp şeklindedir. Anadolu’da nâdir olarak bulunur. Süs bitkisi olarak yetiştirilir. 

Bileşiminde emetin, iridin, salislik asit,müsılaj, tanen ve uçucu yağlar bulunan menekşe de evinizdeki eczanenizin önemli ilaçlarından birisidir.

Kullanıldığı yerler: Kokulu menekşenin çiçeklerinin terletici ve balgam söktürücü etkisi vardır. Yaprakları yumuşatıcı ve idrar söktürücü kökleri ise ishale etkilidir.  Ayrıca zihin açıcıdır.

Hercaî menekşe (V.tricolor): Mayıs-eylül ayları arasında, açık Sarı veya mavimsi renklerde çiçekler açan, 10-30 cm boylarında, bir yıllık otsu bitkiler. Anadolu’da yabânî olarak yetiştiği gibi süs bitkisi olarak da yetiştirilir. Bitkinin çiçekli dalları idrar söktürücü bâzı deri hastalıklarında kan temizleyici olarak ve romatizmaya karşı kullanılır.  

Şiddetli Öksürük ve Menekşe: Menekşe yaprağından yapacağınız şurup şiddetli öksürüğe, ciğerlere, böbrek ağrıları ve zatülcenbe iyi gelir. Bu güzel bitkinin çayı ile yapacağınız gargara da öksürüğünüzün tedavi edilmesine çok katkı sağlayacaktır.

Etkili Bir Formül: işte menekşe ile yapabileceğiniz ev ilacınız: Takriben yarım kilo taze menekşeyi büyük bir tencerenin içine kıyın. Bu tencereye iki litre kaynar su dökün. Tencereyi bir sobanın yanına veya kaloriferin üzerine altı saat kadar bırakın. Eğer mevsim kış değilse bu sıvıyı altı kaynamadan sıcak tutacak bir şekilde altı saat kadar sıcaklığı ile muhafaza edin. Zamanın sonunda bu menekşe suyuna iki kilo şeker ilave edin ve bir iki saat kaynatın.(kaynama süresini siz ayarlayabilirsiniz) Kaynatıp soğutmaya bıraktığınız bu suyu şişelere doldurunuz.

İlacınız Elinizin AltındaElde ettiğiniz bu şurupla yukarıda söylediğimiz gibi gargara yapabilir ayrıca anjin, boğmaca, bronşit ve nezlede sabahları iki tatlı kaşığı içebilirsiniz.

Kaşıntıya MenekşeBir miktar menekşe çiçeğini dövün ve kaşınan yerlerin üzerine sürün kaşıntınız kesilecektir. Eğer menekşenin çiçekleri yoksa taze yeşil yapraklarını da aynı şekilde kullanabilirsiniz.

KoklayınMenekşeyi kokladığınızda veya menekşeden mamul merhemi kokladığınızda kan basıncından mütevellit baş ağrılarınızı geçirir. Yine aynı sebepten olan baş ağrılarınız için menekşeyi başınıza veya alnınıza sürebilirsiniz. Bu uygulama aynı zamanda daha rahat uyumanızı sağlayacaktır.

Ateş DüşürücüMenekşeden elde edeceğiniz şurup iyi bir ateş düşürücü ve ağrı kesicidir.
Yaraların üzerine konulacak taze çiçekleri yaraların iyileşmesinde faydalı olacaktır.

Menekşe Kökü: Menekşenin kökü de iyi bir ilaçtır. Peklik söker, kusturucu etkisi vardır.
Takriben 15 gr. menekşe kökü dövülüp üzerine bir fincan su ilave edilip cezvede on-on beş dakika kaynatılır. Elde edilen bu şurup zehirli bir şey yenildiğinde veya mide bozulmalarında mideyi boşaltacak özelliktedir. Bu şurup içildiğinde mideye lasman yaparak mide boşalır ve sizi rahatlatır.

Banyoda MenekşeBanyonuzda ılık su ile doldurulmuş küvete iki aç avuç menekşe atın ve kısa bir süre de olsa bu suda dinlenin. Banyodan çıktığınızda kendinizi çok daha rahat hissedeceksiniz.

MELISSA

Melissa - ( Oğulotu / Melisse / Mélisse / Lemon balm / Melissa officinalis )

Haziran-ağustos ayları arasında beyazımsı pembe veya sarımsı renkli çiçekler açan, yol kenarlarında ve ekilmemis yerlerde rastlanan, limon kokulu, 30-100 cm boylarında, çok yıllık otsu bitkiler. Gövdeleri dört köşeli ve tüylü, yaprakları saplı, oval Şekilli ve incedir. Çiçekler, birkaçi birarada, saplı ve çevrel durumdadır. Bazı bölgelerde Melissa bitkisi, Ogulotu olarak da bilinir.
Kullanıldığı yerler: Yapraklarında tanen, reçine ve uçucu yağ vardır. Uçucu yağında sitral, sitronellal, geraniol ve lineol vardır. Yapraklar yatıştırıcı, mîdevî, gaz söktürücü, terletici ve antiseptik etkilere sâhiptir. Huzursuzluk ve sıkıntıları giderir. Hafiza zayıfligina faydalıdır. Başdönmesi ve kulak çınlaması gibi şikayetleri keser. Hazımsızlık, başağrısı ve  migrende de faydalıdır. Daha çok çay hâlinde kullanılır. 

MAZI

Mazı - ( Thuja / Arborvitae / Thuya / Noix da gelle ) 

Servigiller familyasından, pul yaprakli, daima yeşil, ağaç veya ağaççik halinde bulunan bir bitki cinsidir. Halk hekimliginde yaprakları ve kozalagi kullanılır. 
Kullanıldığı yerler: Yaprakları sigilleri yok etmekte kullanılır. Kozalagindan barsak kurdu düşürücü ilaç yapılır. Gebe kalmayi önlemek için kullanılır. Bazı zehirlenmelerde panzehir olarak kullanıldığı bilinir. Basur memelerinde de faydalıdır.

MAYDANOZ

Maydanoz - ( Petersilie / Persil / Parsley / Midenuvaz / Petroselinum sativum ) 

Ağustos-eylül ayları arasında, beyaz renkli çiçekler açan, kazık köklü, 30-100 cm boylarında, iki yıllık otsu bir bitki. Ilk yil bir yaprak rozeti, ikinci yil ise bir gövde meydana getirir. Rutubetli ve sulak toprakları sever.   Gövdeleri dik, tüysüz, köşeli, içi bos ve çok dalli, yaprakları saplı, parçalı ve koyu yeşil renklidir. Çiçekler şemsiye şeklinde toplanmıştır. Yaprakları tüysüz, yeşilimsi, esmer renkli, armut şeklinde ve özel kokuludur. 

Kullanıldığı yerler: Kökü ve yaprakları kullanılır. Yapraklarda uçucu yağ ve glikozit, köklerinde ise uçucu yağ, şeker, müsilaj ve glikozit vardır. Yapraklar vitamin (A,C,K) bakımından zengindir. Yapraklar idrar söktürücü olarak kullanılır. Ayrıca, Iltihapli yaralarin iyileşmesine yardım eder. Aybaşı sancılarını keser. Yüksek tansiyonu düşürür. Kansızlığı giderir.  Mide ve barsaklarda gaz birikmesini önler. Cinsel istekleri artırıcı (Afrodizyak) özelliği vardır. Görme gücünü artırır. Kök de Aynı özelliklere sâhiptir. Tâze yapraklar, papağan ve diğer kuşlar için tehlikelidir.
B1, B3, A ve C vitaminleri ihtiva eden hoş kokulu maydanoz; et yemekleriniz, çorbalar, tuzlu pasta ve omlet, hatta pilavlarınız için güzel bir ekstradır. Maydanoz yemeniz için mutlaka bir bahane bulun.
Böbrek ve mesane taşlarının düşmesine maydanoz çok yardımcı olur. Iki üç demet maydanozun köklerini 4 su bardağı su ile kaynatın. Sabah ve akşam birer çay bardağı için. Bol idrar söktüren bu çay aynı zamanda mesane ve böbrekte bulunan taşların düşmesine yardımcı olur.

Yemekten Sonra Maydanoz: Yemekten sonra ağzınızda hoş bir koku olsun istiyorsanız bir kaç dil maydanoz çiğneyebilirsiniz. Maydanoz yemek için mutlaka bir bahaneniz olsun istiyorsanız işte size harika bir bahane. Ayrıca ağır ve yağlı bir yemekten daha yeni kalktıysanız ve kendinizi rahatsız hissediyorsanız hiç merak etmeyin. Hemen yarım demet maydanozu bir demlikte kaynatıp az balla tatlandırdıktan sonra içine biraz limon sıkarsanız harika bir içecek ve hazmı kolaylaştırıcı bir şifa elde etmiş olacaksınız.

Ne O Uyuyamıyor musunuz?Maydanozun pişmişi de pişmemişi de uyku verir. 

LohusalaraLohusalar şayet sütlerinin artmasını istiyorlarsa göğüslerine kıyılmış maydanoz lapası koysunlar. Bu lapa göğüslerde oluşan çatlaklara da iyi gelecektir.

Cilde canlılıkAyrıca maydanoz suyu ile cilde kompres yapılırsa cilde canlılık verir. Bol maydanoz yemek benzimizin rengini de düzeltir ve canlılık verir.

Küçük Bir Kutu: Evinizin Maydanoz Tarlası: Maydanoz en kolay yetişen otlardandır. Alacağınız bir paket maydanoz tohumunun bir kısmını evde atmayı düşündüğünüz derin bir tencerenin içerisine toprak koyarak onun içerisine dikebilirsiniz. Veya bir küçük tahta kasanın içini toprak doldurarak da aynı işi yapabilirsiniz. Işte evinizin maydanoz tarlası hazır. Ne zaman maydanoza ihtiyaç duyarsanız hemen tarlaya uzanıp ihtiyacınız olan maydanozu sap tarafını fazla koparmadan elde edebilirsiniz.

Sap tarafını fazla derine inmeden maydanoz toplamanın sebebi aynı yerden yine maydanoz toplayabilmek içindir. Yoksa maydanozun sapları yapraklarından daha değerli bir besindir. 

Maydanozu Nasıl KaynatalımBir avuç kök, bir litre suda kaynatılır. Eğer idrar söktürücü olarak kullanılacaksa dört bağ maydanoz ve dört su bardağı su birlikte kaynatılır. Üzerine limon ilave edilerek günde üç dört kez birer fincan içilir .

Karaciğer işlevine yardımcı olması için de bu yöntem tatbik edilebilir. Kaynatmayı yoğunlaştırmak için ise bir litre suya bir avuç maydanoz tohumu da atılabilir. Kadınların sancılı geçen muayyen günlerinde bu çaydan günde bir bardak tüketilmelidir.

DemlemeBir litre su ile büyük bir avuç yaprak demlenir. Bu çay yemeklerden sonra sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca haricen kompres, losyon ve şampuan gibi kullanılabilir.

El ve Ayak Banyoları: Büyük bir avuç taze maydanoz yaprağını bir litre suda kaynatarak elde edilen sıvı; astım, menopoz problemleri, öksürük, el ve ayak banyoları için kullanılır.

Lapa OlarakAğrılara, süt emziren kadınları göğüslerinin tıkanmalarında, böcek sokmalarında ve iltihaplarda yapraklarından lapa yaparak haricen yararlanılır.

Taze Maydanoz SuyuTaze maydanoz suyu böbrek, idrar kesesi ve idrar yolu iltihaplarını ve tahrişlerini yatıştırır.

Ayrıca ; Maydanozun terletip ateş düşürücü ve organizmayı zehirlenmelerden arındırıcı özelliği vardır. Ayrıca sarılıkta, egzama ve selülitte, romatizma ve gut hastalığındaki iyileştirici özelliğinden mutlaka faydalanmalısınız.

MARUL

Marul - ( Lactuca / Lettuce / Laitue / Gartenlattich / Sommerendivie / Kopfsalat / Laitue ) 

30-100 cm boylarında, tüysüz, Sarı renkli çiçekler açan, beyaz bir süt tasiyan iki yıllık otsu bir bitki. Kültür formlari ve degisik varyeteleri, çok eskiden beri yetiştirilmektedir. Bostan marulu olarak da bilinir.

Türkiye’de yetiştiği yerler: Anadolu’nun her yerinde yetiştirilmektedir.
Kullanıldığı yerler: Sebze olarak kullanılır. Tâze yaprakları baş ağrısına karşı, süt arttırıcı, hafif müshil ve idrar arttırıcı olarak kullanılır. Marul tohumu da yatıştırıcı, hafif müshil etkiye sâhiptir. Erkeklerde özellikle ergenlik döneminde olusan aşırı cinsel istekleri frenler. 

Diğer bir marul da yabânî marul (Lactuca serriola)dir. Acı marul, eşek marulu, yağ marulu gibi isimlerle de bilinir. Anadolu’da yaygındır. Bitkinin  çiçekli dalları idrar arttırıcı, antispazmodik ve yatıştırıcı etkilere sahiptir. Kurutulmuş sütü de uyusturucu ve uyutucu etkilere sâhiptir. Anadolu’da 10 kadar marul (Lactuca) türü yayılmış bulunmaktadır.

A, B1, B2, B3, B6, ve E vitaminleri; fosfor, kalsiyum, demir, sodyum, potasyum ve selüloz ihtiva eder.

Bir Kafkasyalı: Marulun kökeninin Kafkasya olduğu bilinir. Bildiğimiz göbekli marulun tarihi ise Romalılara göre oldukça eskidir.

Astım içinMarulun tohumlarından elde edilecek toz günde iki küçük tutam alınabilir.

Lohusa Hanımlar Marul Yemeli: Marulun sinirleri yatıştırıcı özelliği yanında lohusa hanımların sütünü çoğalttığı da bilinmektedir. Ayrıca kan şekerini düşürücü özelliği olduğu da unutulmamalıdır.

Salata Kasesinin ŞahıMarulu veya öteki yeşil yapraklı bitkileri çiğ tüketecekseniz çok iyi yıkayıp bir saat kadar sirkeli ya da limonlu suda bırakın. Sonra tekrar yıkayıp kullanın. Böylece bu sebzenin içinde bulunması muhtemel çeşitli hastalıklara yol açabilecek olan mikroplardan temizlemiş olursunuz.

Farklı Bir Marul Salatası: Sirkeli veya limonlu suda bekletip sonra bol su ile yıkadığınız marul yapraklarını, vitamin kaybını alt seviyede tutmak için ellerinizle koparıp çukur bir kaseye koyunuz. Yeterli olacak kadar zeytinyağının içerisine biraz sumak, karabiber, tuz, bir kaç damla sirke ve limon ilave edip güzelce karıştırın hatta çırpın. Ardından 7-8 kaşık kadar yoğurt ve bir çay kaşığı kadar toz şekeri de ekleyip yeniden karıştırın. Sonra bu karışıma ellerinizle parçalara ayırdığınız marul yapraklarını ilave edin. Bu salataya konserve mısır da ekleyebilirsiniz. Maydanoz yapraklarıyla süsleyip servis yapın.

Marulun yatıştırıcı etkisi uykusuzluk çekenlerde de kendisini gösterir. Külde pişmiş bir kaç marul şiddetli uykusuzluk çekenlere iyi gelecektir hatta sabah uyandırmakta zorluk bile çekebilirsiniz.

MARRUP

Marrup - ( Marupa / Simarouba ) 

Ikiçenekliler sinifinin, Simaroubaceae familyasından, Amerika'da 9 türü olan bileşik, almasik yaprakli bir ağaçtır. Antillerde yetişen Simarouba amara, 20 metre kadar boyunda bir ağaçtır. Kabugu düz, pürüzsüz, grimsi renkte ve çok acidir. Kerestesi kiymetlidir.
Kullanıldığı yerler: Ates düşürür. Kalp hastalıklarında faydalıdır.

MARGARİT

Margarit - ( Çayır kasimpati / Öküzgözü / Chrysanthemum leucantheum )


Dağlarda ve çayırlarda yetişen, güzel çiçekli bir bitkidir. Kasimpatı'ya benzer. Dalları ufaktir. Yeşil yaprakları dantela gibidir. Çiçeklerinin etrafında beyaz yapraklar vardır. Ortası altın Sarısı renginderir. Çiçekleri yaz aylarında toplanıp kurutulur. 

Kullanıldığı yerler: İdrar söktürür. Terletir. Böbrek taslarının düşürülmesine yardımcı olur. Karaciger  hastalıklarında faydalıdır. Egzama gibi deri hastalıklarında şikayetleri giderir.  

MANTAR

Mantarlar - ( Pilz / Champignons / Fungi-mushrooms / Fütr / Fungus ) 

Boy,biçim ve bölge bakımından büyük degisiklikler gösteren, yüzbin kadar çesidi olan bir bitkidir. Karada ve tatlı sularda yaşarlar. 

Genel yapıları: Mantarlar genel olarak klorofilsiz ve renksiz organizmalardir. Yüksek mantarlar bâzı renk maddelerini ihtivâ edebilirler. Şekil bakımından en ilkelleri çiplak ve amipsidir. Diğerlerinde kitinden  yapilmiş bir çeper vardır ve çeşitli Şekiller gösterirler. Bir kısmı tek hücrelidir. Bir kısmı ise tek veya çok hücreden yapilmis basit veya dallanmış ipliksi gövdeye sâhiptir. Mantar ipliklerine hif, bu hiflerin teşkil ettiği topluluğa da misel veya miselyum denir. 

Metabolizma: Mantarlar saprofit (çürükçül) veya parazit olarak yaşayan heterotrof (dis beslek) organizmalardir. Yedek besin olarak glikojen ve yağ meydana gelir, nişasta yoktur.

Yayılışları: Mantarlar tabiatta çok yaygın bulunurlar. Dünyâ üzerinde 60.000 kadar mantar çesidi vardır. Tatlı sularda ve karada, nâdiren denizlerde yasarlar. Bir kısmı insan, hayvan ve bitkiler üzerinde parazit olarak yasayip hastalık meydana getirirler. Toprakta bulunan Diğer bir kısım mantarlar da organik maddelerin parçalanmasinda rol oynayarak bitkilerin beslenmesine yardım ederler. Bunun yaninda birçok besinin bozulmasına da sebep olurlar. Karada yaşayan yüksek mantarların çogu “mantar” adı altında bilinir, sapkali olan bir kısmı yenir, bir kısmı ise zehirli olup, önemli zehirlenmelere yol açar. Bâzı mantarlar da mavi-yeşil veya yeşil suyosunları ile birlikte likenleri meydana getirirler.
Üreme: Mantarlar sporlanma ile eşeysiz veya eşeyli olarak üreyebilirler. Mantar miselleri uygun çevre sartlarinda çeşitli Şekillerde sporlari meydana getirirler. Olgunlasan sporlar fertten ayrilarak serbest hâle geçer ve çimlenerek kendi türüne has mantarı meydana getirir. Mantar sporları, değişen çevre sartlarina karşı çok dayanıklıdırlar. Bu sebeple tabiatta uzun süre canli kalabilirler. Mantarların Şekil ve büyüklükleri türlere göre degişir.  Esemli üremeleri, farklı esemlere âit sporların birleşmesi ile olur.

Bazıdli mantarlar: Bu sinifta da bitkilerde hastalık meydana getiren mantarlarla, yenebilen ve insanlar için çok zehirli olan mantarlar bulunmaktadır. Mantar miselleri çok hücreli olup, tomurcuklanma sûretiyle spor meydana getirirler. Bugdaygillerde karapas, rastik, sürme gibi hastalık yapan mantarlar bu sinifta olup, bitkileri tahrip ederler. Bu grubun en önemli mantarlari karada ve bilhassa ormanlarda yaşayan sapkali mantarlardir. Sampiyon, kuzu kulagi gibi mantarlar, yenebilen kiymetli mantarlardir. 

Sinek mantarı (Amanita muscaria) gibi bir kısım mantarlar ise çok zehirlidir. Meselâ sinek mantarı zehirli alkaloitler taşır. Mantar yendikten bir kaç dakika veya bir kaç saat sonra zehirlenme belirtileri görülür.  Mantarda bulunan alkaloitler sinir sistemine etki yaptigindan, hastanin kalp hareketleri, nabzi yavaslar, bulanti, kusma, terleme, salya akmasi ve gözyaşı, sulu ishal ve delilige yakın bir sarhoşluk görülür. Hasta deli gibi her seyi söyler. Mîde, barsak, karaciger ve böbrekler çok zarar görür. Hastada su ve elektrolit dengesi bozulur, idrar çok azalır. Eger mantar çok yenmisse hasta zamanla agirlasir ve ölür. Eger zehirlenme erken anlaşılırsa, ilk yardım olarak ilik tuzlu su içirilir, kusturulur ve birkaç defâ tekrarla mîdesi yikanirsa hasta kurtulabilir. Ilk yardımdan sonra hastâneye kaldirilip atropin tedâvîsi yapılır, serum verilir. Hastaya aktif kömür, toz kahve, çay ve bir pürgatif verilir. Ilk günlerde karbonhidratça zengin, proteince fakir yiyecekler verilir. Hastaya hiçbir zaman alkol verilmez. Bâzan 1-2 mantar ergin bir insanı bir günde  öldürmeye yeterli olabilir. Her yıl mantar zehirlenmesinden olan ölümlerin büyük bir kısmı bu amanita grubu mantarlardan ileri gelir. Zehir maddeleri, mantarı kurutmak, kaynatmak ve kizartmakla kaybolmaz. Zehirli ve yenen mantar arasındaki ayrıntıyı kesin olarak kolayca ayırt edebilecek bir metod yoktur. Kırdan toplanan mantarların yenebilmesi için mantarın çok iyi tanınması gerekir. Aksi hâlde yenmemelidir. Kültür mantarlari tercih edilmelidir. Mantar toplamak, yetiştirmek özel bilgi ve tecrübeyi gerektirir. Çünkü zehirsizler yanindaki tek zehirli mantarın birlikte pismesi, hepsine bulasmasi demek olacagindan çok dikkatli davranilmalidir. Halk arasındaki yaygın olan, zehirli mantarın herhangi bir gümüs esyâyi kararttigi görüsü tamâmen yanlistir. Zehirli mantarlar genellikle renk ve şekil bakımından çok ilgi çekici olurlar. Mantarların zehirli olup, olmadıklarini bâzı belirtilerinden anlama imkâni varsa da toplarken çok dikkatli davranmak gerekmektedir. Zîrâ bir anlik dalginlik, yiyen kimsenin zehirlenmesi demektir. Mantarların garip dünyâlari henüz ilmî açıklik kazanamamistir. Meselâ; bâzı mantarlar, hemen hemen alti metre çapinda el ile dikilmis görünümünü uyandiran bir dâire içinde yetişmektedir. Bir çeşit mantar da bitkileri bir yüzük gibi sararak buraların yırtılıp, kalbur gibi delinmesine ve sanki içlerinde ışık yanıyor şeklini vermesine sebep olmaktadır. Coprinus mantarınin olgunlaştıktan sonra renginin siyaha döndügü ve sulanarak mürekkep hâlini aldigi söylenmekte,  bir çeşit yuvarlak iplik gibi uzun Myclia mantarınin da ona hafifçe dokunan bir solucani bir uzanti ile hemen yakalayarak içinde hazmetmesi, enteresan olaylar arasında yer almaktadır. Bâzı tür mantarlar insanlarda garip tesirler yapar. Meselâ; Meksika’nin ıslak otlu kesimlerinde yetişen Pslocybe mantarı, yenildiginde insanın garip seyler görmesine sebep olur. Bilhassa kizilderililer, dînî âyinlerinde bundan yiyerek güzellik, tazelik ve bilginin sırlarına sâhip olacaklarina inanirlar. Mantarın pekçok çeşitleri  olmasına ragmen, bunlarin arasından ancak bir iki tânesi yenmektedir. Dünyânın en çok mantar yiyen ülkesi, Fransa’dir. Kisi basina düsen yıllık mantar orani 16 kg’i bulmaktadır. ABD ve Avrupa’da en çok yenen Agaricus bisporus, Güney Asya’da Volvariella volvacea, Japonya’da ve Çin’de Lentinus edodes Başlıca yenen mantar çeşitleridir.

Yurdumuzdaki bazı mantarlar:

Çayır mantarı: Zehirli türü de olan bu mantara dikkat etmek gerekir. Şemsiye şeklinde, kır ve çayırlarda yetişen bu mantar, açık kahverenklidir. Şeytan mantarı: Kesildiginde önce kırmızı, sonra mâvi olan bu mantar oldukça zehirli bir türdür. Sapı karinli ve Sarıdır. Altında koyu kırmızı karışık çizgiler vardır. Kuzu mantarı: Çogunlukla zehirsizler sinifina giren kuzu mantarı, uzun külah biçimli, Sarı ve koyu renklidir. Mercan mantarı: Üzerlerinde beyaz, Sarı, pembe tomurcuklari olan bu mantarın parmak biçimli çikintilari vardır ve zehirsizdir. Kurt mantarı: Zehirli mantarlar sinifindan olan bu tür, beyaz sert dügme görünüşünde olup, akarsu ve yol kenarlarında yetişmektedir.

Mantar, pişirildigi gün hemen yenilmelidir. Mantarı pisirmek için bilhassa emaye, atese dayanıklı cam veya porselen kaplar kullanilmali, mantar kesinlikle alüminyum tencerede pisirilmemelidir. Pisirilecek mantarlari çok iyi temizlemek, basindaki yapışkan deriyi çekip çıkardiktan sonra sapını keskin biçakla kazimak gerekir. Bol suda yikanan mantarlar, bir peçete üzerine birbirinden ayri duracak şekilde sıralanıp , iyice süzülmesi beklenir. Daha sonra ince ince dograyarak pisirmelidir. Mantarı pisirirken tadının kaybolmaması için yalnızca tuz, karabiber ve kıyılmış tâze maydanoz konulur.

Kullanıldığı yerler: Mantar etin yerini tutar. Protein değeri etten daha fazladır. Yorgunlugu giderir. Düsünme ve ögrenme yetenegini gelistirir. Kansızlığı giderir. Bedenin gelismesine yardımcı olur. Romatizma ve üremi  olanlar yememelidir.

MANDALİNA

Mandalina - ( Mandarin / Tangerine / Mandarine ) 

Partakaldan daha küçük, toparlak veya yassi, Sarı-turuncu renkli, usaresi tatli, hoş kokulu bir  meyvedir. Mandalina kabuklari portakaldan ince olup, daha kolay soyulabilir, fakat az dayanir. Memleketimizde Alanya-Antalya-Mersin-Iskenderun (Dörtyol) ve Rize bölgesinde yetiştirilir. Fakat, Bodrum ve Mersin mandalinası meşhurdur. 

Türkiye’de yetiştiği yerler: Akdeniz bölgesi, Dogu Karadeniz bölgesi.
Kullanıldığı yerler: Meyveleri şeker, organik asitler ve C vitamini ihtivâ eder. Kani temizler, sinirleri yatıştırır, damarsertliği grip ve felçte faydalıdır.

BromMandalinada bulunan brom sinirleri etkiler ve yatıştırır. Akşam yemeğinden sonra iki adet mandalina yenilirse gece daha rahat uyku uyunur; aklınızda bulunsun.

Damar Sertliği için mandalinaMandalinanın özellikle kabuğunda bol P vitamini bulunmaktadır. Bu vitamin damarların yumuşak ve sağlıklı olmalarını sağlar. Yaşlılar, damar sertliğinden şikayetçi olanlar ve felç geçirenler için mandalina önemli bir besin kaynağıdır. Amma, bunun için mandalina kabuğu ile birlikte mutfak robotunda sıkılıp içilmelidir.

Grip ve Soğuk Algınlığı için: Mandalina, portakal kadar olmasa da grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi rahatsızlıklarda iyileşmeye olan etkisi inkar edilemez.